Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Aralık '13

 
Kategori
Uzay
 

İngiltere'deki tarla dairelerini uzaylılar mı yapıyor?

İngiltere'deki tarla dairelerini uzaylılar mı yapıyor?
 

tarla dairesi


Mel Gibson, İşaretler filminde oynamıştı. Sanıyorum çoğumuz bu filmi izlemişizdir. Çiftlikte yaşayan bir baba, iki çocuğu ve kardeşiyle birlikte tarlasında bir gecede oluşan işaretlerle başlayan film sonra uzaylı birileri ile devam ediyordu. Nefeslerimizi keserek izlemiştik!

Fantastik film demiştik.

Film bitmişti.

Unutmuştuk.

Oysa bitmemişti. Bu filmde bir çok filmlerde esinlenildiği gibi bir gerçeği anlatmaya çalışıyordu. Daireleri. Tarla daireleri denilen nerede ise bir gecede oluşan dairesel şekilleri!

Bunlara Hasat Çemberleride deniliyor Ekin Motifleride…

Ekinler düzleştiriliyor büyük geometrik şekiller ortaya çıkıyor.

Önemli bir detayda ufo gördüklerini söylenlerden sonra bu tarla dairelerinin ortaya çıkması!

Bu ekinler yani tarlalar, arpa, buğday tarlaları da olabiliyor, sebze ekili yerlerde de azda olsa rastlanıyor. Daha azı da kar yağdığı zaman karların üstündeki şekillerde görülüyor. Bunların çapları genelde 5 metre ile 220 metre arasında…

Bu ekin çemberleri; yay, üçgen ya da daire biçimindeler. Diktörtgen olanada raslanıyormuş.

Bunlar genel bilgiler…

 

Bu konuyu ben daha öncede yazmıştım. Bilinmeyenler benim bilmem gerekenler sınıfında olduğundan arada bir tekrarlıyorum. Buna bazen televizyonda izlediğim bir programda neden olabiliyor.

Uzay ve ufo benim oldum olası dikkatim içindedir.

 

Bir gecede oluşabiliyorsa böyle olması bir hayli zor olan şekiller haliyle aklımıza uzaylıları çağdaştırıyor.

İşaretler filminde olduğu gibi… Başka nasıl açıklanabilinir?

Bir gecede oluşsun, oluşmasına kimse tanık olmasın!

Bu olağan üstü olayları gerçekleştirenlerin; başka dünyaların insanları olduğu sıralamaların ilkinde yer alıyor.

 

Bu şekiller ağırlık olarak İngiltere ardından Almanya, Rusya ve Kanada’da görülmüşler.

Burada çok önemli notlar var. Bazı yerlerde okuduklarımdan edindiklerim:

İlk ortaya çıktıklarında simetrik çemberler denilmiş. Sonrasında; matematiksel anlamda kusursuz grafikler olan spiraller gibi çok değişik formda oldukları belirlenmiş.

 

Benim için enteresan bir bulguda; ekinlerin bu şekillendirmelerde hasar görmüyor olmaları…

Kırılmıyorlar, kesilmiyorlar ve büyümeye devam ediyorlarmış.

Bilir kişiler ekinlerin zarar görmemesini uzaylalılarda aramalarının nedenini de buna bağlıyorlarmış. İnsanların bunu yapmış olma halinde ekinlerin mutlaka kıralacaklarını hesaplıyorlarmış. Dahası inanmakta zorlandığım ekinler büyürken şekilde alıyorlarmış!

 

İsimlerine; Tarla Daireleri, Hasat Çemberleri, Ekin Motifleri’denilen bu şekille inanılmaz düzgün oluyormuş. Pergelle çizilmiş hissini veriyormuş. Nerede ise hepsinde, merkezden dışa doğru uzanan bir spirale sahiplermiş.

 

Ekin çemberleri ile ilgili tarihsel bir alıntıyı aktarıyorum:

 

Kayıtlara geçen ilk ekin çemberi 1966 yılında, İngiltere’nin Hertfordshire kasabası sakinleri tarafından bulunmuştur.

 

Bu esrarengiz şekiller 1972 yılına kadar bir daha görülmemişlerdir.

 

Ağustos 1972’de, Güney İngiltere’nin Warminister bölgesinde önce bir UFO gözlemlenmiş, ardından da bir buğday tarlasında esrarengiz şekiller belirmiştir.

 

1972 yılından beri her yıl daha çok sayıda ekin çemberi ortaya çıkmaktadır.

 

1976 yılında, Langenburg’lü bir çiftçi olan Edwin Fuhr, tarlası üzerinde uçan kubbe şeklinde araçlar görmüştür. O gece tarlayı araştıran Fuhr, burada dört ekin çemberinin oluştuğunu farketmiştir. Bu olayı takip eden üç gün boyunca UFO’lar gözlemlenmeye devam etmiş ve çemberlerin sayısı yediye ulaşmıştır.

 

Ağustos 1981’de araştırmacı Pat Delgado, basın organlarına, Winchester yakınlarındaki Cheesefoot Head’de bir mısır tarlasında birtakım esrarengiz çemberlerin ortaya çıktığını bildirmiş, olay önce İngiltere’de ardından da tüm dünyada büyük yankı uyandırmış ve dikkatler ekin çemberleri bilmecesine çevrilmiştir.

 

1983 yılında şu anda dünyanın en önde gelen ekin çemberleri araştırmacılarından biri olan İngiliz mühendis Colin Andrews, Ekin Çemberleri Araştırma (CPR)’yi kurmuştur.

 

Andrews ve Delgado, bu oluşumlarla ilgili detaylı araştırmalar yapmaya başlamışlar, çiftçiler ve diğer tanıklarla görüşmüşler, şekillerin çeşitli açılardan fotoğraflarını çekmişler ve elde ettikleri bulguları değerlendirmişlerdir.

 

1973 yılından 1997 yılına kadar ortaya çıkan ekin çemberlerinin hepsi CPR arşivlerinde kayıtlıdır.

 

Delgado ve Andrews, 1987 yılında Wiltshire ve Hampshire kentleri yakınlarında 40’a yakın ekin çemberi bulmuşlardır.

Bunlar daire, yüzük, eşmerkezli daire biçiminde üçlü ve beşli oluşumlardı.

 

1987 yılında, ekin çemberleri oluşumları hem sayı bakımından hem de modellerdeki çeşitlilik ve karmaşıklık açısından yeni bir ivme kazanmıştır. Aynı zamanda bu şekillerin esrarengizliği de artmıştır.

 

Çemberlerin içine giren köpekler hastalanmış, turuncu ışıklar yayan cisimler görülmüş, esrarengiz sesler duyulmuştur. Colin Andrews bu çemberlerin birinin içindeyken “statik elektriğin hışırtılı sesini” duyduğunu söylemiştir.

 

Grafik biçimindeki ilk ekin çemberleri 1990’larda ortaya çıkmaya başlamıştır.

 

Bunlara en iyi örnek, 1994’te Stonehenge’in bir mil kadar güneyinde ortaya çıkan oluşumdur.

 

Stonehenge üzerinde uçan ve yerde olağandışı herhangi bir görünüme rastlamayan bir pilot, yaklaşık 45 dakika sonra aynı yerden geçerken Stonehenge’in tam güneyinde oldukça geniş ve geometrik açıdan kusursuz, grafik biçiminde devasa bir ekin çemberinin ortaya çıktığını farketmiştir.

 

Bu birdenbire ortaya çıkan yaklaşık 134 metrelik oluşumun insanlar tarafından yapılmasının imkânsız olduğudur.

 

Ekin çemberlerinin en dikkat çekicisi, “tüm çemberlerin anası” olarak da bilinen ve 17 Temmuz 1991’de İngiltere’de, Barbury Kalesi yakınlarındaki bir buğday tarlasında ortaya çıkan oluşumdur.

Bu oluşumda, merkezi, dairesel bir alan düzleştirilmiş ve iki eşmerkezli daire ile çevrelenmiştir.

Bu dairelerin üstüne ikizkenar bir üçgen yerleştirilmiştir; bu üçgenin her bir köşesinde farklı bir dairesel model bulunmaktadır.

Bunlardan biri basit bir çember, diğeri 6 kollu bir fırıldak, sonuncusu ise ilginç bir spiral şeklindedir. Tüm oluşum 190 metre genişliğindedir.

 

Wiltshire’ın Alton Barnes bölgesindeki Milk Hill’de ortaya çıkan ve “Galaksi” adı verilen ekin çemberi de oldukça ilgi çekicidir.

Bu şekil, bir spiral içine kusursuz bir biçimde yerleştirilmiş 400’den fazla çemberden oluşmaktadır.

Tüm oluşum 450 metre uzunluğundadır, içindeki çemberlerin çapları ise 30 cm ila 21 metre arasında değişmektedir.

“Oluşumda 400 çember bulunduğu ve bunlardan bazılarının çapının 20 metreyi geçtiği düşünülürse, her 30 saniyede bir tane çember çizilmiş olmalıdır ki bu sadece düzleştirme için harcanacak zamandır. Bu oluşum sınırları zorlamaktadır. Geleneksel açıklamalar bu noktada yetersiz kalmaktadır.

 

Tabi bütün bunlar için bazıları;

Rüzgârdan olmuştur,

Birileri yapmıştır,

Uzaylılarla alakası yoktur.

 

Tabi bunların hepsi havada asılı kalan sözler olmuş.

Bu kadar büyük dairelerin bir gecede inanılmaz matematiksel şekillerle yapılmasına imkân yok. Ekinler üzerinde büyük araçların bu şekilleri verebilmeleri günler alırmış.

 

Bir ayrıntı daha var, aktarıyorum:

Şekiller zamanla daha da karmaşıklaşmış; DNA spiralini temsil eden şekillerden, oldukça komplike matematiksel figürlere kadar uzanan bir çeşitlilik göstermiştir.

Bu yüzden ekin çemberlerinin sahtekârlık ürünü olduğu teorisi de bu şekillerin oluşumunu açıklamakta yetersiz kalmaktadır.

Bu konuda en çok destek gören görüş, bu şekillerin dünyamızı ziyaret eden insan dışı zeki varlıklar tarafından yapıldığı görüşüdür.

 

Bir ayrıntı daha ve benim için çok önemli:

 

Ekin çemberlerinin içine giren kişiler, buradayken ya da buradan çıktıktan sonra farklı hisler duyduklarını bildirmişler…

Bu kişiler, çemberlerin içindeyken aşırı baş dönmesi ve mide bulantısı yaşadıklarını söylemişler…

Bazıları bu deneyimin ayaklarını yerden kestiğini söylemişler…

 

Yeni yüzyıl insanları, ekin çemberlerinin içindeyken kendilerinde iyileştirici güçler hissettiklerini iddia etmişler…

 

Bazıları ise ekin çemberlerini bir tür sanat olarak yorumlamakta ve çemberlerin, sanat eserleri gibi derin ve etkileyici anlamlar taşıdıklarına inanmaktalarmış.

 

Bunlar hiçte normal şeyler değildir.

Bunlar aklımızı zorlayan olaylardır.

 

Ekin çemberleri insanları etkiliyorda hayvanları etkilemiyormu?

Etkiliyormuş.

Ekin çemberlerinin ortaya çıktığı sabahların gecelerinde o çevredeki hayvanlar huzursuzlaşıyorlarmış.

Garip hareketler yapmaya başlıyorlarmış.

 

Durun bununla da kalmıyor.

Böyle bir olayın mutlaka elektronik aletlere zarar vermesi gerekir.

Nitekim öyle oluyormuş.

Çevredeki elektronik aletler bozuluyormuş.

Hatta üzerinde uçan uçakların bile bazen elektronik donanımlarında arızalar oluyormuş.

Araba aküleri boşalıyormuş. Arabalar ertesi sabah çalışmıyormuş.

Ha keza pusulalarda çalışmıyormuş.

Geiger sayaçları bölgede oldukça yüksek oranlarda radyasyon belirtiyorlarmış.

Voltmetreler yüksek seviyede enerji oluşumu tespit ediyorlarmış.

 

Okuduklarım beni çok şaşırtıyor.

Dünya da bilmediğimiz, anlamaya çalışıp anlayamadığımız işin içinden çıkamadığımız ne kadar bilmeceler var.

Bizler bunların neticelerini belki bilmiyoruz ama bunların olduğunu biliyoruz.

Şimdilik bence buda bir şeydir.

 

 

Nazan Şara Şatana

 

 

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....