Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '13

 
Kategori
İnançlar
 

İnsan'ın doyumsuzluğunun nedeni nedir? İnsan ne zaman tatmin olur?

İnsan'ın doyumsuzluğunun nedeni nedir? İnsan ne zaman tatmin olur?
 

Buna ilk örnek kişi Adem ve eşi Havva diyebiliriz. Kuran içinde var olan ve anlatılan olaylarda alınması gereken hissedir önemli olan, Adem'in ve Havva'nın ne yediği, hangi meyvayı yediği, Şeytan'ın onları nasıl kandırdığı değil. İnsan doyumsuzdur. İnsan hırslıdır.

Peki neden?

Bu insan ruhundan gelen bir özellik mi yoksa nefsinden gelen bi durum mu bu?

Aslında sorunun kaynağını hep nefs zannettik. Oysa arayış içinde olan şey Ruhumuz. Ruh tıpkı annesinin kucağını arayan küçük çocuk gibi geldiği yer olan (bedensel olarak)toprağa yada (ruhsal olarak) Allah'a dönmedikçe devamlı suretle mutsuz ve tatminsiz olabilecektir. Bu yüzden insanın gözünü ancak toprak doyurmakta.

 İnsan aslında mutlu değildir. İnsanın mutluluğu ruhunun ve o ruhun üflenip geldiği KAYNAK olan Allah ile irtibatlı olunmadıkça tatmin olmaz.

Aranılan sihirli kelime tatmindir işte. Seks düşkünlüğü başta olmak üzere, kumar, uyuşturucu, para hırsı vb tüm büyük küçük tutkularımızın kaynağında bu tatminsizlik duygusu yatmaktadır.

Peki kulun Allah'a kavuşacağı ana kadar onun tatmin bulmasını ve mutlu olmasını sağlayacak unsur var mı?

Bu kesinlikle kulluk bilinci olan ve temelinde TEVBE VE HAMD'ı barındıran unsurlardır. İnsan hatalarından tevbe etmedikçe ve elinde olana, çabalayarak Yaratıcısının verdiği nimetlere HAMD etmek tatmin olmanın önemli iki anahtarıdır.

Elbette egemen güçlerin emekçileri sömürmek için hakkının çok altında verdiklerine HAMD değil bu.

Hamd Allaha yapılır. Egemen güçlerin verdiği açlık sınırının altındaki agari ücrete değil. Böyle bir Hamd tağuta puta ve haksızlığa yapılmış iğrendirici bir HAMD çeşidi olur ki inancı Marks'ın eleştirdiği kapitalizmin YAĞDANLIĞI pozisyonuna iter.

Bizler bu dünyada haddimizi bilerek Yaratıcının istekleri doğrultusunda yaşarsak o zaman huzursuzluğun ve mücadelenin içindeki mutluluğu görmeliyiz. Başkalarının hüzünlerine ve acılarına ortak olmak insanın mutmain olmasına yol açar. İlla hazlarla mutlu olarak tatmin olmayız. Bunlar geçici ve sonu hüzünlü mutluluklardır ve tatminlerdir.

Gerçek tatmin, insanların zorluk ve sıkıntılarına ortak olmaktan geçtiğini göremiyorsak bizim hangi inanca mensup olduğumuzun ne anlamı olabilir ki?

İyilik bir ağaca benzetilir Kuran'da, Hz. Musa ile Allah bir ağaç üzerinden konuşması tesadüf değil, meyve ağacı olamayanlara Cehennemde Zakkum ağacı gb meyvesiz ve zehirli ağacın suyunun boğazları yakarak içirilmesi insanın dünya hayatındaki tatmin duygularını bencilce israf ederek nefsin tatmininde sınırlar aşmasına verilen cezalardır. İnsan aşırı nefsani hırsaları yüzünden tatmin duygusunu günahta haddi aşmada arar.

Oysa ruhumuz yaratılanı Yaratandan dolayı sevdiği için yaratılana Yartan kaynaklı duyduğu sevgiden dolayı hissettiği sorumluluk duygusu ve borçluluk bilinci onun Yaratıcının sınırlarına uymasına yol açmaktadır. Bu yüzden Din kelimesi BORÇ demektir.

Böyle bir Ruh gurbete çıkan yolcu gibidir, ayrıdır yurdundan yuvasından ama sonunda kavuşacaktır sevdiğini, uzak diyarlara gitmiştir sevdiklerinin geçimini sağlamak için. Sonunda onca sert ve zorlu yolculuklarda sabredip dayanıp yurduna dönmesi onun sevdiklerine kavuşması gibdir RUHUN Allahtan çıkıp tekrar Allah'a dönmesi konusu.

Böyle bir ruh başı sıkıştığında hemen hatırlatır kendine "Inna ilahe ve inni ileyhi raciun" (Allahtan geldik yine ona dönücüleriz-ayeti) diye.

Çünkü bilir o tüm sıkıntılar geçicidir. Döneceği Allah kalıcıdır.

İşte sırrı yakalayan ruh budur.

Diğerleri araarrr dururrr. Hatta neyi aradığını bile bilmez çoğu zaman.

 
Toplam blog
: 722
: 3755
Kayıt tarihi
: 23.01.09
 
 

A.Ü İktisat Fakültesi mezunuyum, daha önce Kazakistan ve Hollanda'da eğitmenlik ve tercümanlık iş..