Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '10

 
Kategori
Felsefe
 

İnsan olmak

İnsan olmak
 

hakikatli insan olmak


İNSAN OLMAK

İnsanlar hayatları boyunca içindeki iyilik ve kötülüğün mücadelesinde; bazen iyiliğin peşinden koşarken, bazen de bilinçli veya bilinçsiz olarak kötülüğün esiri olurlar. Bazı insanlar iyiliği esas olarak ilke edinip onu muhafaza etmeye, onun rehberliğinde hayatına yön vermeye çalışırken, bazı insanlar ise çok daha kolay olan; kötülüğe teslim olmayı tercih ederler. İnsan, hayatının erken dönemlerinde kötülüğün çok farkında değildir.

Yirmili yaşlarında kötü kalpli, kötü niyetli ve bencil insanların çok azınlıkta olduğunu düşünürken, otuzlu yaşlarda kötülüğünde en az iyilikle eş düzeyde yarıştığını düşünüp, nihayet kırklı yaşlardan sonra kötülüğün insanların çoğunun ruhunu bir şekilde ele geçirdiğini, insanların bir şekilde kendisini içindeki kötülüğe teslim ettiğini fark ederler ve bu durum çoğu zaman insanı hayal kırıklığına uğratır, geleceğe yönelik umutsuzluğa sürükler.

Aslında dünyanın düzeninde tüm hayata ve insanlara iyiliği hakim kılmaktan ziyade kötülüğün insanları bir şekilde esir almayı eninde sonunda maalesef başardığı gerçeğini insan yaşadıkça ve hayat tecrübesi arttıkça daha belirgin şekilde fark etmeye ve görmeye başlar.

Bir şekilde hayatta kazanan, bir yerlere gelen ve bir şeylere sahip insanların maalesef iyiliğin peşinden koşan ve içindeki iyiliği yaşatmak için çaba sarf eden insanlardan ziyade ; kötülüğe kendini teslim eden insanlar olması hakikaten çok can sıkıcı ve kabul etmesi çok zor bir gerçektir. İnsanları kırmamak ve üzmemek için çaba sarf etmek, kimseye haksızlık yapmamak, insanın ruhunu sürekli ele geçirmeye çalışan bencillik ile mücadele edip ona teslim olmamak iyiliğin ana kuralları iken; bunun tam tersi durumlar da kötülük için geçerlidir.

İnsanların yeryüzündeki var oluş amacı, belki de yaradılış amacı; insan olmanın gereğini yerine getirip, yaşadığı süre boyunca insan olmanın hakkını vermek olmalıdır. İyiliğin ana ilkelerinden birisi de başkalarını kırmamak ve üzmemek için gerekirse kendi kırılıp üzülmeyi göze alabilmektir.Gerçek anlamda iyi birisi, iyi olma mücadelesi veren birisi birilerini kırdığında ve ya üzdüğünde, birilerine haksızlık yaptığında kendi kırılıp üzülmesinden misli misli daha fazla üzüleceği için başkalarını kırıp üzmektense kendi kırılmayı ve üzülmeyi tercih eder.Başkasının haksızlığa uğramasına sebebiyet vermektense kendi haksızlığa uğramayı göze alır.Böyle bir felsefe ile hayatını devam ettirmeye çalışan insanların hayatı hakikaten çok zordur.

Kötülüğün büyük bir hızla tüm insanların ruhunu ele geçirmesi ve dünyaya ve insanlara hakim olması hala içindeki iyiliği yaşatma çabasındaki insanlar için gerçekten hayal kırıklığı yaratan bir şeydir İnsanların belleğinde yapılan iyilik unutulmaz ve insanların belleğinde ve hatıralarında hep yer eder ama yapılan kötülüğün bıraktığı izler daha derindir ve bu izler üzerinden yıllar geçse de kolay kolay silinmez.

Zor da olsa iyiliği ve güzelliği her şeye ve herkese rağmen yaşatmak ve muhafaza etmek asıl olandır. Dünyayı eninde sonunda gerçekten güzellik ve iyilik kurtaracaktır ve iyilik hak ettiği değer ve itibara geç de olsa bir şekilde sahip olacaktır.’Yaşasın kötülük’ sloganı ile hayata ve insanlara yaklaşanlar ve o an için kazanmış gibi görünenler, kısa vadede kötülüğün getirdiği avantajların uzun vadede aslında tam tersine dönerek kötülüğün yaşam ömrünün kısıtlı olduğunu ve esas olarak iyiliğin ebedi ve sonsuz şekilde varlığını devam ettirdiğini bir şekilde göreceklerdir ve hayat bunu bir şekilde onlara gösterecektir.

İyi olmak, vicdanlı ve dürüst olmak hesaplı olmaktan daha iyidir. Hesap insanı mal, mülk, makam sahibi yapar ama “vicdan” daha önemli bir işe yarar, insanı insan yapar.

Ve insanın değeri taşıdığı vicdanın ağırlığı ile orantılıdır.

 
Toplam blog
: 16
: 3361
Kayıt tarihi
: 28.05.08
 
 

Sağlık sektöründe çalışıyorum ve 30 lu yaşlarımda kendimi, hayatı ve insanları anlamaya ve çözmey..