Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Haziran '07

 
Kategori
Tıp
 

İnsanı insanlaştıran iki şey

İnsanı insanlaştıran iki şey
 

Yandaki fotoğrafa dikkatlice bakınız lütfen.
Küçük bir mumdan heykelin fotoğrafı bu; fakat çok şey anlatıyor.
Şimdiye dek çekilmiş hiçbir fotoğraf bize kendimizi bu denli gerçekçi biçimde tanıtamamıştır!
Çünkü bu heykel aslında beynimizin temsili bir görüntüsü.

Neyi temsil ediyor?..
İnsan beyninin hangi organımıza ne kadar önem verdiğini anlatıyor.
Tekrar bakınız lütfen...
Eller ve ağız ne kadar da büyük, değil mi?

İşte bu orantı bize çok şey öğretiyor kendimiz hakkında.
Beynin yüzde doksanının ellerle ve ağızla uğraştığını söylüyor.
İnanmak güç, değil mi?..

Bakınız; kollar, bacaklar, gövde ne kadar da önemsiz, kafatası ne kadar da küçücük.
Çünkü beynimiz kendi varlığına fazla önem vermiyor.
Zaten kendisine bir şey batırıldığında acı duymuyor.
Garip bir organ... Ceviz içi gibi buruşuk; ama sinir mi sinir. Nöron yığını...

Peki ellerimiz, yani avuç ve parmaklarımız neden bu kadar önemli?
Siz hiç arkadan düğmelenen, iki kolu yarım can simidi biçiminde birbirine bitişik deli gömleği gördünüz mü?
Kollarınızı soktunuz mu içine, kelepçelenmiş gibi olur, ellerinizi kullanamazsınız.
İşte o gömleği hayalinizde giyin bakalım ne hissedeceksiniz!..
Yarım insan olduğunuzu, elleriniz olmadan ne kadar eksildiğinizi hissettiniz, değil mi?..

10 parmağımızdan beynimize tam 17 bin sinirin uzayıp gittiğini biliyor muydunuz?
Her parmağımızdan sadece bir sinir gitseydi beyne n'olurdu acaba? Sadece hafif bir acı duyardık bir etki karşısında, o kadar. Fakat 17 bin sinir... dile kolay!
İşte o yüzden gözümüzü kapayıp büyük bir ustalıkla keman çalabiliyoruz; çünkü notaları tam çıkarmak için nereye ne kadar serlikle ve süreyle basacağımıza işte o sinirler sayesinde karar veriyoruz.

Yüzlerce yıl önce yapılmış küçücük saatleri ve tamamen elle yapılmış minnacık çarklarını, yelkovanlarını düşünün. Parmaklarımızdaki bu duyarlılık olmasaydı onları üretebilmek mümkün olur muydu, bu uygarlık ve sanayi bu düzeylere yükselebilir miydi acaba?

Ya ağız... Beslenme ve konuşma eylemlerini gerçekleştiren organımız?.. İnsanı insan yapan dil'in barınıp korunduğu yer. Akciğerlerden gelen hava sayesinde ses tellerinin titreşmesiyle oluşan uğultuyu sözcüklere, cümlelere, aryalara dönüştüren organımız... Ve dünyadaki mevcut 3 bin tür dilin milyonlarca kelimesini büyük bir hassasiyetle çıkarabilen organ.

Ve tat alan, yediğinin ne olduğunu anlayan, zararlı yiyeceklerin polisliğini yapan dilimiz... Titreşen hava akımını anlaşılır ses sembollerine dönüştüren organımız...

Demek ki beynimiz kapasitesinin neredeyse yüzde doksanını bu iki organa ayırmamış boşuna...

Duygusallığımız ve ruhsallığımız yanında el hüneri, dil hüneri ve tat...
Hayata hayat katan...
Bizi biz yapan...
Üç şey...

El ve dil...
Eller ve ağız...
Parmaklar ve lisan...

İşte insan...

*** *** ***


yasamakguzeldir.jpghttp://img341.imageshack.us/img341/9273/yasamakguzeldir.jpg" />


 
Toplam blog
: 147
: 2923
Kayıt tarihi
: 05.05.07
 
 

İngilizce öğretmeniyim, çevirmenim, dilmaçım, araştırmacıyım. / Beş kitabım var: Beynin Kimliği, ..