İnsanın değeri yalnızca 36 bin TL

Bunu ben değil anlı şanlı devletimiz söylüyor. Öyle karar vermiş Adalet Bakanlığı.

Gözaltında işkence ile öldürülen Engin Çeber’e biçilen değer yani tazminat. Suçu izinsiz protesto yürüyüşüne katılmak. Suçu polise direnmek, ifadesini imzalamamak.

Bir dergi dağıtımı sırasında polis kurşunuyla yaralanan ve felç kalan arkadaşına destek için katıldığı yürüyüş sonrası götürüldüğü karakolda gözaltına alınmış genç adam.

Götürüldüğü Metris cezaevinde gördüğü işkence sonrası 10 Ekim 2008’de öldüğünde, genç adam yalnızca 29 yaşındaydı. Şimdi ona biçilen değer de yalnızca 36 bin TL.

Ölüme ne zaman alıştık biz böyle. Engin ya da Metin Göktepe ve daha onlarcası. Poliste ve cezaevlerinde işkence ile öldürülen binlerce insan. Biber gazından etkilenip ölenler, yürüyüşlerden alınıp götürüldüğü yerlerde kaybolanlar, gereksiz ve adı olmayan savaşlarda ölen binlerce genç insan.

Eminim öldüklerine değil de niçin ve nasıl öldüklerine şaşırmışlardır ölürlerken. Belki de anlaşılamamış olmalarıdır onları şaşırtan son bakışlarını dünyaya atarlarken.

Belki kendilerince yücelttiği değerlerdir onları ölüme yaklaştıran, vazgeçmediği  değerleridir. Fakat bir insanı işkence ile öldürmek nasıl bir insanlıktır? Peki ya işkencede ölmenin tarifi var mıdır?

Avrupa yolunda, ileri demokrasi yolunda yola devam diyorlar yöneticiler ama işkence ve dayak gerçeğini göz ardı ediyorlar.

Bir insan neden katledilir işkencelerle, hangi neden insan ölümünün sebebi olabilir? Polise direnmek öldürmek için neden midir? 

Daha geçen gün 12 Eylül işkencecilerinden birisinin itirafları vardı haberlerde ve gazetelerde. Sistematik bir şekilde özel işkence eğitimi aldıklarını söylüyordu. Şimdi psikolojik sorunları varmış, işkence yaptıklarından helallik istiyordu.

Son zamanlarda sağcısı solcusu ucundan kıyısından bulaşmış işkence yapan ya da gören kişilerin itirafları bolca görünür oldu medyada. Pişman mıdırlar insan vücudunda ölümüne oyun oynayanlar, bir insanın işkence ile ölümüne sebep olmanın utancı ömürleri boyunca peşlerini bırakıyor mudur?

Hep yakında geçeceğimiz söylenen hani o ufuktaki ileri demokraside, hani o gelmesi pek muhtemel ileri demokraside, demokratik ve anayasal haklarını aramak için sokağa çıkanların arasına karışan hamile genç kadınlar sokak ortasında dövülecek midir?

Bir insanın canının değeri ne kadardır?  

Demokrasiyi hatmettik, bir de ilerisini deneyelim.

Şükran Demirtaş