Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İnsanlar görünüşleriyle karşılanır, kişilikleriyle uğurlanır…

İnsanlar görünüşleriyle karşılanır, kişilikleriyle uğurlanır…
 

Çok sevdiğim bir sözdür, kim söylemişti, şu an anımsamıyorum, maalesef…

Ve… Ne kadar da doğru bir sözdür…

Hangimiz yaşamadık ki yaşamımızın bir yerlerinde bu durumu?

Görüntümüz albenili de olsa, tam tersi de…

Hep, birileri görüntümüzü önemsemedi mi ve sonucunda hangimiz kişiliğimizden dolayı muzaffer ya da mağlup çıkmadık ki…

Son zamanlarda sıkça ifade ettiğim bir şey var “Gençliğine dönmek ister misin deseler, eğer elde ettiğim birikimlerimi kaybedeceksem istemem” diyorum… Şu dünya görüşünle gençleşmek ister misin deseler, körün istediği bir göz, Allah vermiş iki göz olur…

Bugün bir arkadaşımla sohbette, keşke kırk yaşında dünyaya gelseymiş insanlar dedi.

Farklı ifadeler, aynı görüş!

Konuya nereden gelmiştik, gençliklerimizde görüntülerimizle ilgili problemlerimizden, takıntılarımızdan konuşuyorduk, şu an beğendiğimiz bir çok fiziksel özelliğimizi o zamanlar sevmiyorduk, hatta nefret bile ediyorduk!

Yıllarımızı aldı bu fiziksel görüntüyle ilgili debelenişler…

Sonra sonra öğrendik işin gerçeğini, kıvırcık saçlılar düz saçlılara özenir, düzler kıvırcığa…

Küçük göğüslüler büyüklere, büyük göğüslüler küçüklere…

Bir de toplum olarak şekilciliğimizi, kişilik eksikliklerimizi ve bundan kaynaklanan özgüvensizliklerimizi katarsak işin içine, görüntümüz ille de görüntümüz diye, elbette hormonlarımızın da etkisiyle, sıkıntılar içinde harcamış olduk gençlik denen o yılları…

Oysa öğrenmiş olsaydık önce kendimizi sevmeyi, ki öğrenebilmemiz için anne ve babalarımızın da bilmiş olmaları gerekirdi, her insanın değerli olduğunu öğrenseydik küçük yaşlardan, ki “şişt, çocuklar konuşmaz” diyerek asla öğrenilemez bu, kişiliklerimizle uğurlanacağımızı anlasaydık, ki başka insanların yaptıklarını çekiştirmek, güçlü olmak için ille de birilerini ezmek, “Nerede bu devlet?” demek, kendini eleştirmek yerine başkalarına çamur atmayı marifet bilmek gibi değerler içinde, maalesef çok, ama çok zordu, bizler belki de kırk yaşımızda değil de, otuz yaşımızda, yirmi beşimizde bulurduk kendimizi…

Hem de zarar heybemiz daha boş olurdu, acı heybemiz daha hafif…

Karşılanırken olmasa da, uğurlanırken kalabalıklar olurdu belki de arkamızda, daha o yıllarda… Kim bilir…

Gülgün Karaoğlu

Aralık, 04/07

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..