- Kategori
- Deneme
İnsanlar
Dünyanın oluşumu uzun bir süreçte gerçekleşti.Ormanlarla kaplı doğa insan türünün oluşabileceği ortama dönüştü.Artık insanoğlunun atası dünyalı oldu.Karalarda yürüyüp denizlerde yüzdü.Doğasında saklı duran açlığını gidermeye, cinselliğini yaşamaya başladı.Açlığını giderince cinselliğini anımsadı.
İnsanı diğer canlılardan ayıran usu gelişmesinde, doğayı değiştirmesinde en büyük etken oldu.Uygarlık denen olguyu yakalaması için çok kuşakların geçmesi gerekiyordu.Us durumları, koşulları iyileştirmek için insanın yaşayabileceği ortamı hazırlamada başı çekti.
İnsan uygarlaşırken birbirini yemeyi de unutmadı.Bireyler bireyleri, toplumlar toplumları yok etmek için usunu kullandı.Günümüzde de sürüyor bu korkunç durum.
Bilmem düşündünüz mü bu çıkmazların nasıl aşılacağını hiç.İnsanların konumları, içinde yaşadığı koşullar mı her yanlışı yaptıran? Belki evet, belki hayır.
Oysa insanlar bir bilinmezden başka bir bilinmeze yürümüyor mu? Çevrenizdeki yakınlarınız,eşyalarınız sizden birileri mi? Bunları tanıdığınız ölçüde yalnızlığınız mı azalıyor ya da çoğalıyor? Doğanızda saklı duran güçünüz, güçsüzlüğünüz “Su aka aka durulur.” türünde mi?
Sokakta, caddede akan insan kalabalığı tüketeceğinin ötesine koşmuyor mu? Bu kaygıyı duyuran hangi korku acaba? İnsanlık kurtulamayacak mı bu korkulardan? Kim bilir, belki evet…
* Yazı yeniden düzenlendi, yazıldı.02.12.2010
(Sonhaber, Trabzon, 18 Nisan 1968
26 Ekim 2012’ye düşen not:
Bu yıl Kurban ve Cumhuriyet Bayramları birlikte kutlanıyor.İşte böyle bir güzellik yaşanırken 44 yıl önce yazdığım bir yazımı yeniden yayımlarken kaygılar korkular sürüyordu dünyamızda!