Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '12

 
Kategori
Eğitim
 

İnsanlık onuru muhakkak ki sana armağan

İnsanlık onuru muhakkak ki sana armağan
 

1941'de bir ilkokul


Suriye sınırına yakın olanları şimdi bir daha düşünebiliyor muyuz? Tepelerinden bombalanma ihtimaliyle derinden yaşanan endişe. Her köşede, her evde sivil savunma tedbirleri konuşuluyordur, gözler fal taşı gibidir. Geceleri karartma vazgeçilmez, sirenler çalıyordur. Kendilerini atabilecekleri yer altı sığınakları, sığınaklarda yer bulabilecekler mi acaba?

Ya şehri terk edip bombalanma riski az olan köylere ya da başka diyarlara canlarını atıp ailelerini emniyete alabilecekleri bir yer var mıdır onlar için? Dedelerin, ninelerin, ailedeki tüm büyüklerin ağlayarak namaz kıldıklarını düşünelim bir an. Bombalanma korkusu, büyükleri ezip geçer, olup bitenleri kavramaktan bile aciz çocukları da ağlatır. Sirenler çalmaya başlayınca, çok derinden ve karanlıktan canlarını atmaya çalışanlar, sağa sola çarpmamaya çalışarak, eğilerek koşuştururlar.

Hatırlar mısınız bilmem, 1974 Kıbrıs Harekâtı’nda; Trakya’da gece karartmaları uygulanırdı! Farları kısmak için, ortasında küçük yuvarlak delik koyu renk çaput takmışlardı özellikle askeri araçların önüne.

Gece olunca da evlerde koyu perdeler çekilir, sokak lambaları yakılmaz, ışık sızmaması için önlem alınırdı. Bunlar zorunluydu.

Nedendi bütün bu önlemler?

Meğer Yunanistan yakınmış, gece hava saldırısı “olasılığına” karşı tedbirmiş bütün bu karartmalar.

İşte o zaman "Ne zaman bir bombayla havaya uçurulacağız?" korkusuyla tanıştık çocukluğumuzda. Bombalanma korkusu kadar bir toplumu, bir insanı aşağılatan başka bir duygu var mıdır acaba?

Ucundan kıyısından çocukça korkularını yaşadığımız ve adını “Barış” koyduğumuz Kıbrıs Harekâtı'ndan baktığımızda, sağıyla soluyla Büyük Millet’imizin görüş birliğinde bütünleşerek harekete geçtiğini, orada soydaşlarımıza kıyılmasının durdurulduğunu ve Büyük Millet’imizin Doğu Akdeniz'deki hükümranlık haklarının ve Anavatan Anadolu’nun güvenliğinin sağlandığını görürüz.

Şimdi, 1911 Balkan bozgunundan alalım. Birinci Dünya Savaşı içinden Çanakkale’yi, Milli Mücadele yıllarından Trakya Kongrelerini, Şanlıurfa, Gaziantep, Kahramanmaraş, Çukurova savunmalarını da alalım. Kurtuluş Savaşı’ndan Eskişehir, Kütahya, Sakarya, Dumlupınar ve İzmir’i de üzerlerine ekleyelim. Kıbrıs Barış Harekâtı'nı en üstüne koyalım;

Bunu yapınca göreceğiz ki “Vatan, Büyük Millet ve Devlet” neymiş?

Vatanı vatan, milleti büyük yapan, devletin temelindeki inançlardır, ortak değerlerdir. Bu değerleri oluşturan kültür mozaiğidir. Büyük Millet iradesi her koşulda devletini kurar, korur ve dostunu düşmanını ayırabilir. Böylece Büyük Millet iradesinin tecelli ettiği köklü uygarlığımızda can, mal, akıl ve inançlarla nesilden nesle aktarılan kültür koruma altındadır ve kutsaldır.

Mustafa Yürekli’nin de dediği gibi “İnsanların öldürüldüğü vahşi savaş ortamında, ölen de, öldüren de insanlık haysiyetinin en alt mertebelerine indiriliyor. Şimdi de Körfez Savaşı'na bakıyorum bugünden, kasabın derdinin ne olduğunu da, kurbanın derdinin ne olduğunu da görüyorum.”

Bir koyup üç almak için öldürerek alçaklık, kurban olarak çöküş. Her ikisi de insanlığı en aşağı mertebeye indirmiyor mu? … Oysaki:

İnsanlık onuru muhakkak ki sana armağan.

O halde rabbine yaklaş ve onu an.

Seni kötüleyen asıl odur ki bitik olan. (108 Kevser)

Sağduyu sahibi Büyük Millet’imizin iradesi, tüm bir tarihi boyunca ne öldürmekten yana oldu ne de yok olup gitmeye razı. 1875, 1911, 1915, 1919 ve 1941 yıllarına ait yoksulluk fotoğrafları bizi anlatıyor. 60'lı yıllarda, 70'li yıllarda, hatta günümüzde bile bu fotoğrafları çekebiliriz. Büyük Milletimizi, uygarlığından uzaklaştıran ağalar paşalar ihanetlerinin karşılığı olarak her dönemde köşeyi dönüyorlar ve servetlerini katlıyorlar. Büyük Millet’imizin mazlum evlatları da her dönemde eziliyor, sömürülüyor, ölüyor.

Şiir, zulüm ve yalana boyun eğer mi?

Hayır eğmez, eğmemeli: Onuru korumak için cellât da olmamak, kurban da olmamak gerekiyor. Bu ve benzeri sömürü fotoğraflarının, Büyük Millet’imizi artık uyandırmasını diliyorum.

 
Toplam blog
: 276
: 1102
Kayıt tarihi
: 19.11.12
 
 

Evli, 2 evlat babası, 1965'te doğdu, inançlı, müziksever, insansever, yurtsever, iyi yüzer, ünive..