- Kategori
- Dünya
İran için, gösterilerin yapılması mı yapılmaması mı daha iyi?

Barikatların bir tarafında kadın ve erkek, her yaştan siviller, diğer tarafında hükümet güçleri ve devrim muhafızları. Bir tarafında özgür İran rüyasını görmek isteyenler, diğer tarafında kendilerini kalıcı kılabilmek için her türlü despotizmi halklarına reva görenler.
Basının görev yapamadığı, bilginin saygı görmediği dünyadan kopuk haliyle, dezenformasyonun her türlüsünün yaşandığı bu arazi parçasında oynanan 3 D (devletçilik, darbecilik, devrimcilik) oyununun ne kadar süreceği konusunda kuşkular var.
Artık engeller sınır ötesine de döşenmeye başlandı.
Bunların bir tarafında ABD ve İngiltere var, diğer tarafında ise Rusya’nın da içinde bulunduğu diğer bir blok.
Söz konusu bloklar barikatların nasıl şekillendirildiğine ilişkin bilgi verebiliyor. Kimine göre İran’da, Rusya eksenli olduğu iddia edilen rejim hile yaparak da olsa kazandı. Nitekim seçimlerden hemen sonra, olayları İran’ın iç meselesi sayan Rus Devlet Başkanı Medvedey, Ahmedinejad’ı Kremlin’de çok sıcak bir şekilde karşıladı.
Neden?
Çünkü Rusya’ya göre İran, ABD’nin Ortadoğu’da varmak istediği amaçları güçleştiriyordu. Öte yandan Rus mallarının, özellikle silahlarının da en büyük müşterisiydi.
Ama The Wall Street Journal gazetesinde yer alan haber yoruma göre, Türkiye’nin İran’ı desteklemede hiçbir mazereti yoktu. Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan’ın, sandıkların kapanıp oyların sayılmasından birkaç gün sonra, söz konusu habere göre, yapılan gösterileri göz ardı edip Ahmedinejad’ı kutlamaları, Batı ile ilişkileri köklü ve geleneksel olan Türkiye’nin, Hamas ile ilişkilerinin yanı sıra, yine gazeteye göre İran’ı destekler nitelikli bu hareketi Batı’da daha derinden yorumlanmaya başlanacak.
Bu yorumların akabinde Müslüman dünyanın tek demokrasisi olan Türkiye’nin barikatın hangi yönünde yer alacağına ilişkin olarak mutlaka değerlendirmeler yapılacak ve ülkenin herhangi bir yönü seçme şansı olup olmadığı sınırları dışında sorgulanacaktır.
Gereğinin ise bahse konu yorumlamalar, değerlendirmeler ve sorgulamalardan hemen sonra yerine getirileceği konusunda ise hiç kimsenin kuşkusu olmayacaktır.
Öte yandan Batı dünyası tarafından, Rusya-İran ve Avrasya eksenli politikaların, Batı eksenli siyaset ile nasıl örtüşeceği sorusu sıkça sorulacağı için, Doğu ile Batı arasında bir köprü niteliğindeki yapısı gereği Türkiye’nin, bu soruya vereceği cevap üzerinde çok düşünmesi gerekecek.