Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ağustos '08

 
Kategori
Tarih
 

İran sarayında demokrasi tartışması

İran sarayında demokrasi tartışması
 

Şimdi sizleri, günümüzden tam iki bin beş yüz yıl öncesine, yani M.Ö. V. yüzyıla, tarihçi Heredodot’un (M.Ö.490–425) zamanına götürmek istiyorum. Demokrasi bahsi geçince hep antik Atina’dan bahsedilir ve demokrasinin buradan kaynaklandığı zannedilir ya, bizzat Yunanlı bir yazar olan Herodot’un kitabından alıntılar yaparak, ‘İran Sarayında Demokrasi Tartışması’ başlığı üzerinden, hayli enteresan aktarımlar yapacağım aşağıda sizlere. Artık bu aktarımımdan günümüze kim, nasıl sonuçlar çıkarır, orası sizlere kalmış…

Tartışma, M.Ö.521’li yıllarda, İran halkına hükmetme konusunda yerel boylardan ‘Maglar’ ile ‘Pers’ soylular arasında yaşanan mücadele sonucunda, Pers soylularının Magları tasfiye ederek, kuracakları yeni düzen konusunda kendi aralarında yaptıkları tartışmadan ibarettir ve bunu günümüze aktaran da Herodot’tur.[1]

"Otanes, İran halkının kendi kendisini yönetmesini öneriyordu ve şu kanıtları ileri sürüyordu: ‘Ben, diyordu, içimizden birini ayırıp başa geçirmeyi doğru bulmuyorum; bu ne hoş bir şeydir, ne de bir kurtuluş yoludur. Kambyses’in, çılgınlığı ve küstahlığı nerelere kadar götürdüğünü biliyorsunuz, Maglar’ın saygısızlıklarını da denediniz. Bir kimseye hiçbir hesap verme külfetine katlanmadan dilediğini yapmak imkanını veren monarşide sürekli bir denge kurulabilir mi? Bu kadar gücü kuvveti dünyanın en aklı başında adamına verseniz, o bile sapıtır. Kendini beğenmişlik uğursuz bir şeydir, eldeki güç onu besler ve haset insanoğluna daha doğduğu anda pençesini geçirir. Bu iki kusur insanı canavar haline getirir; cinayetlerin yarısı kendini beğenmişlikten, öbür yarısı hasetten gelir. Ama ne? Diyeceksiniz, bir Tiran kimseyi kıskanmaz, çünkü onun her şeyi vardır. Oysa tam tersine, haset ve tiranlık iç içedir ve yurttaşın zararına işler; iyi insanları kıskanması için onların sadece var olmaları bile yeter, kentlerde kötülerden başkasını sevmez; iftira onun katında iyi bir şeydir. Ama en büyük tutarsızlık şuradadır: Saygı gösterirsiniz daha çoğunu ister, daha çoğunu gösterirsiniz, bu sefer de dalkavuk der. Daha acısını, daha kötüsünü de söyleyeyim: Atalardan kalma görenekleri bozar; kadınların ırzına geçer, karar olmadan adam öldürür. Buna karşılık halk idaresi, en başta adı güzel, İsonomi, yasalar karşısında eşitlik. İkincisi hükümdarın aşırılıkları bunda yok; yöneticiler kur’a ile seçilirler; yöneticiler sorumluluk taşırlar; her karar kamuya dayanır. Benim önerim bu, monarşiyi bırakalım, halk yönetimine geçelim; zira, her iyilik halk yığınlarındadır’.

Otanes’in görüşü buydu. Megabyzos oligarşiyi önerdi.’Tiranlık için Otanes’in dediklerine katılırım, diye başladı, ben de onun dediklerini derim; ama iktidarı halkın ellerine bırakmak öğüdüne gelince, en iyi olan bu değildir. Kendisinden hiçbir şey beklenemeyecek bir kalabalık, bundan daha budala, daha küstah bir şey olamaz. Bir Tiranın küstahlığından kaçayım derken dizginsiz bir halkın küstahlığına teslim olmak, hiçbir zaman kabul edilemez. Bir Tiran bir şey yaptığı zaman ne yaptığını bilir; ama yığın onu bile bilmez; nereden bilsin? Kendisine bir şey öğretilmemiştir, hiçbir zaman da kendi kendisine iyi bir şey öğrenemez; kışın coşturduğu sellere benzer, bilinçsiz atılımlarla her şeyin altını üstüne getirir. Halk iradesini, İranlılar’ın düşmanları için dileyelim; ama biz kendimiz için iyi yetişmiş insanlardan bir kurul seçelim, devleti onlara emanet edelim; tabii aralarında biz de bulunacağız; en iyi kararlar en iyi olanlardan çıkar."

Megabyzos’un görüşleri de böyleydi. Üçüncü olarak Dareios düşüncelerini şu sözlerle açıkladı: ‘Megabyzos’un halk idaresi için söyledikleri bence çok iyi söylenmiş sözlerdir, ama oligarşi için söyledikleri doğru değildir. Üç çeşit devlet alalım, hepsi de kendi çeşitlerinin en iyisi olsun, halk iradesinin en iyisi, kusursuz bir oligarşi ve monarşinin en erdemlisi. Ben derim ki, bu üçünün en iyisi monarşidir. Çünkü en üstün düzeydeki bir hükümdarın erdeminden daha iyi bir şey gösterilemez. Kendisinde varsaydığımız düşünme yetisiyle halk yararına daha iyi çalışır ve böylece alınacak kararlar kötü niyetlilerle karşı daha iyi korunmuş olur. Oligarşide kamu yararına uygun sanılan bu insan kurulu hiç de öyle değildir, çoğunlukla doymak bilmeyen kişisel didişmelerle parçalanır; çünkü her biri öbürlerinden daha üstün olmak, kendi sözünü yürütmek ister, sonunda hepsi de birbiriyle kanlı bıçaklı olur; düzen bozulur, arkasından ölüm gelir. Ölüm monarşiyi getirir, bu da onun en iyisi olduğunu gösterir. Öbür yandan, demokrasi yozlaşmayı doğurmasın olmaz; kamu için en büyük felaket olan bu yozlaşma, yozlaşmış yurttaşlar arasına düşmanlık sokmaz, tersine aralarında sağlam bir dostluk kurulmasını yol açar; çünkü devleti soymak için birbirinin desteğini gerekli görürler. Bu da birisinin çıkıp halkın başına geçmesine ve döndürülen dolapları durdurmasına kadar sürer gider. O zaman bu birisi halkın baş tacı olur ve hükümdarlığa getirilir. İşte monarşinin gözle görünür üstünlüğü burada da karşımıza çıkmaktadır. Bütün bunları bir sözcükle özetlersek, bu özgürlük dediğimiz şey, bize ne kazandırmıştır? Kim verdi onu bize? Halk mı, oligarşi mi, yoksa monarşi mi? Ben şu düşüncedeyim ki, bizi bir insanın iktidarı kurtarmıştır, bu rejime bağlı kalalım ve- bunu bir yana bıraksak bile- atalarımızın geleneğidir, bozmayalım, çünkü iyidir; çünkü onu bozarsak hiçbir şey elde edemeyiz’’.

Bu tartışmanın sonunda ne olduğunu merak edenlere sonucu aktarayım: Bu tartışmayı aralarında yapan ‘altılar meclisi’ sonunda monarşide karar kılmış, M.Ö.521 yılında Dareios kral ilan edilmiş, otuz beş yıl hükümdarlık yapan Dareios, ‘düzen kurucu’ olarak vasıflandırılmış, tarihte ilk defa merkeziyetçiliği (centralisation) bir politika şekline sokmuş, o zamanki İran’ı çağının en güçlü devleti haline getirmiş ve M.Ö. 486 yılında altmış üç yaşında ölmüştür. Tarih kitapları böyle diyor…

[1] HERODOT, Herodot Tarihi, (ç. Müntekim Ökmen), Remzi Kitabevi, İstanbul, 1991.s.169–170.

 
Toplam blog
: 22
: 14947
Kayıt tarihi
: 24.07.07
 
 

YAZI VE MAKALELERİ ÇEŞİTLİ DERGİ VE GAZETELERDE YAYINLANMAKTADIR...