Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ağustos '10

 
Kategori
Basketbol
 

İRLANDA PASAPORTLULAR

Sayın okurlar 8 haziran pazar tarihli Hürriyet gazetesinde yer alan Sn. Meriç Tunca imzalı “İrlanda’ lılar maça gelmesin” başlıklı, basketbol federasyonu başkanı Sn. Turgay Demirel röportajını lütfen okuyun. Buraya sadece spottaki Sn. Demirel’ e ait sözlerin bir bölümünü alıyorum. “.. Vallahi şampiyonada bu Milli Takım’ ı eleştirecek olanlar maça gelmesin. Özellikle İrlanda pasaportlular maçlarımıza hiç gelmesin…”

Sayın okurlar zaten aslında yazının geri kalanını okumasanızda olur ama bu alıntıdan sonra ama yine de tarafsız olalım okuyun. Ben okuduğunuzu varsayarak yazıma devam edeceğim.

Eğer biz sadece ve sadece (spora önemsiz demiyorum , günümüz dünyasındaki etkilerini biliyorum ama yine de bir eğlence etkinliği olarak nitelendirebiliriz) bir spor branşındaki olası farklı görüşlere (ki Türk basketbolunda savunmadan başka görüş yoktur) bu kadar kapalıysak ve bunu da alenen ilan edebiliyorsak ve dahi bunu da bir federasyon başkanı yapabiliyor ise o zaman kimin, neden ve hangi konularda farklı fikirlere açık olmasını ve/veya demokrat davranmasını bekliyorsunuz. Ve eğer katılın ya da katılmayın farklı fikirleri sadece ve sadece dinlemekten dahi kaçınabiliyorsak, o zaman nasıl analize varabileceğiz ve eğer olayları analiz edemezsek nasıl doğru tanılar koyup, çözümler üreteceğiz. Ve düşününki günümüz dünyasındaki sorunlar ve bu sorunlu dünya içerisindeki ülkemizin sorunları Basketbol milli takımımızın sorunlarından daha karmaşık, daha soyut, çok daha fazla kişisel değer yargıları ile farklı yönlere çekilebilecek problemler. Evet eğer düşüncenin kendisine dahi bu kadar karşıysak nasıl çözümler üreteceğiz.

Gelelim Türk basketbolunun somut sorunlarına. Ben Sn. Tanjeviç’ in oyun anlayışındaki ulusal takımın maçlarına zaten gitmeyeceğim. Ben yıllardır Sn. Ataman’ ın Efes Pilsen’ inin maçlarına da gitmeyi bırakmıştım. Bu sene kızımın israrlarına dayanamadım bir kez Efes Euroleague maçına gittim. Ama Sn. Demirel’ in ve/veya başka hiç kimsenin, başka kimselere bu sözü söyleme HAKKI YOKTUR. Tam tersine onların görevi insanların gitmek için günler öncesinden kuyruğa girdikleri ligler / takımlar yaratmaktır.

Federasyonun övüneceği asıl başarı (ki asla önemsiz demiyorum) Avrupa ve Dünya şampiyonaları organizasyonlarını ülkemize almak değildir. Sn. Demirel unutmasın Türkiye’ de sayısını artık karıştırdığım yıllardır iki takımlı bir lig oynanıyor. (Futbolda hiç değilse 3- teselliye bakın) Farklı bir lig oluşmadı. O iki takım paranın gücü ile (Özellikle Efes Altyapısı) Euroleauge için Türkiye’ nin en iyi yerlilerini yetiştirdi, aldı, yurt dışı takviyeler yaptı ve orada özellikle yine Efes kendine bir yer edindi. Ama bu yer edinme sürecinde basketbol anlayışı koçundan, yorumcusuna değişmediği için geçen yıl hüsran tavana vurdu. (Rakocevic ile, Nachbar ile) Evet sayın Demirel’ in federasyonu Türkiye’ de basketbol anlayışına tek bir farklı bakış getiremedi.

Sn. Mehmet Okur (ki oda farklı bir pivot, hatta NBA usulu pivot değil bence) dışında bu ülke maça damgasını vuran pivot çıkaramadı. Sakın Sn. Ömer Aşık NBA’ da kontrat yaptı demeyin. Sn. Aşık Sırbistan maçındaki oyununu iki kez tekrarlasın anında sakatlar listesine yazılır ve sonra ne olur bilemem. Bu ülke Sn. Ender Arslan, Sn. Kerem Tunçeri, eskilerden Sn. Orhun Ene dışında oyun kurucu çıkaramadı. (Sn. Türkoğlu’ nu saymıyorum o tam oyun kurucu değil, gereksinim neyse o) Bu ülke bir Avrupa ikinciliği dışında ciddi tek bir turnuvada final çıkaramadı. 5., 6. olmak başarı sayıldı. Bu ülke basketbol anlayışı önce savunma zihniyeti dışında bir anlayış çıkaramadı. Tek bir denemede bir sezon bile sürmedi. Evet bu yazdıklarımın tek kelimesinde hata var ise hata var diyenler somut olarak yanlışlarımı sayarlar. Anında ben yanıldım özür diliyorum diye yazarım bu sütunlara.

Gelelim son Adidas cup turnuvası ve Dünya basketbol şampiyonasına. Tek ciddi takımla oynadık ve o ciddi takıma benim beklediğim şekilde yenildik. Bu yenilginin nedeni Sn. Mehmet Okur’ un yokluğu değildir. Sn. Okur zaten milli takıma gelmiyordu. Bu sene sakatlık geçirmeseydi geliyor olabilirdi. Ama dediğim gibi zaten gelmiyordu, bu ülke ve başarılı federasyonda alternatifini yaratamıyordu. Sadece Sn. Okur’ da değil Sn. Kaya Peker’ de benim bildiğim ulusal takıma katılmıyor. Sn. Engin Atsür bu ülkenin yetiştirdiği bir oyun kurucu değildir. ABD kolej deneyimi ile yetişmiş bir oyuncudur bildiğim kadarı ile. Onun olmaması bir şansızlıktır ama yeniden yukarı dönelim bu durumda ülkemizin çıkardığı iki oyun kurucu kalıyor geriye. Ve her şeyden öteye Sn. Okur, Sn. Peker gelseydi, Sn. Ömer Aşık FB-ülker ile sorun yaşamayıp oynasaydı, Sn. Atsür, Sn. Arslan sakatlanmasaydı Allah aşkına Sn. Tanjeviç hangi farklı olağanüstü oyunu oynatacaktı da milli takım madalya adayı olacaktı. Bir dirhem basketbol ile ilgili olan kaç işi inanıyor buna. Ben devşirme yapılacaksa yapılsın diye bir yıl önce yazdım. Bu federasyon ligler bitince en oyuncu bolluğu olan yere Sn. Emir Preldziç' i buldu. Ki o bile olamadı. Allah aşkına Sn. Preldziç kaç Euroleague maçında FB-Ülker' i ipten aldı da sıra ulusal takıma geldi.

Başarılı! Federasyon yaşayacağımız olası (bana göre kesin) başarısızlığın sorumlusunu daha şimdiden ilan ediyor. İçimizdeki İrlanda’ lılar. İrlanda’ lı seyirci suçlu ama ne hikmetse fiilen Türk basketbolunu yönetenler masum.

Sayın okurlar kusura bakmayın bu ülke insanı hiçbir sorununu bu masumiyet psikolojisi ve farklı fikirlere kapalılığı nedeni ile çözemez. Bu ulusal takım NBA’ de olduğu gibi bir kişi ve/veya kurumun mülkiyetinde değildir. Doğal olarak kimsenin seyirciye talimat verme HAKKI yoktur.

 
Toplam blog
: 226
: 558
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

15 Nisan 1959 İstanbul doğumluyum. Marmara üniversitesi siyasal bilimler fakültesi mezunuyum. Ancak ..