- Kategori
- Gündelik Yaşam
İroni

Ulu çınar ağaçlarının rüzgârla birlikte söylediği hüzünlü şarkıyı dinliyorum...
Renkli, küçük bir kuşun dikkatini çekiyor bedenim...
Taşları yosun tutmuş dilsiz köprünün altından, riyakâr olduğu kadar güzel de bir dere akıyor...
Yeniden doğacağına inan, çaresiz kırlangıcı alıyor koynuna, bilinmeze götürüyor...
&&&
Adını bilmediğiniz iki köy arasında nefeslenmek, yüzümü yıkamak, susuzluğumu gidermek, bazen de bakkaldan aldığım öteberiyi mideye indirmek için mola verdiğim çeşme başında, nice zaman önce karalamıştım bu cümleleri...
“Ulu çınar” ağaçları yazdığıma bakmayın siz...
Çınar ağacı falan yok orada!
Uzun kavaklar var!
Neden?
Kavakların yerine çınarlar olsun istedim, ondan!
Büyü bozulacak ama
Olmayan çınar ağaçlarının söylediği hüzünlü şarkının radyodan geldiğini de belirtmem gerekiyor...
Taşları yosun tutmuş köprünün dilsiz olduğunu da ben uydurdum!
Sesini duyuyor fakat ne söylediğini anlayamıyorum!
Kırlangıcın yeniden doğacağına inandığını nereden biliyorsun diyeceksiniz?
E dere söyledi!
Derenin güzel olduğunu da ben kendi gözlerimle gördüm... Hem de çıplakken!
Kimleri kimleri koynuna alıp kandırmış haspa!
Dereye “riyakâr” dedim ya, renkli küçük kuşun yalancısıyım!