Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Şubat '07

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

İş ahlakı ve ciddiyet

Bu gün yazımın başlığını “İş ahlakı ve Ciddiyet” olarak atmaya karar verdim.

Amacım, 61 yıllık hayatın içindeki 44 yıllık iş deneyimimden bir şeyler ortaya koymak ve “Genç işgücü”ne güzel şeyler anlatmak.

Aklınıza gelebilecek her türlü “Eylem” bir “İş” niteliğindedir. Her işin de kendine göre “Etik” yani “Ahlaki” kuralları vardır.

Bu sütunlarda birkaç kez yazdığımı hatırlıyorum ama bir kez daha hatırlatma amacı ile yinelemekte fayda var diye düşündüğüm için “Başarılı” olmanın ve toplum içinde “Değer” kazanmanın kuralını bir cümle ile ortaya koymak istiyorum.

İnsanlara göstereceğiniz saygı, sevgi, muhabbet, merhamet ve adalet, başarının temel kuralıdır. İnsanlara gösterdiğiniz saygı, sevgi, muhabbet, merhamet ve adalet kadar toplum içerisinde değer kazanırsınız.

Günün birinde “Din” konusunda yazı yazdım. Yazdığım yazıdan sonra deyim yerindeyse yer yerinden oynadı. Yazımı okuyanların büyük bir bölümü “Vay efendim bu nasıl yorum” diye karşı çıktılar. Oysa yazdığım konuda ben çok “Haklı” fikirleri ortaya koymuştum ve yazdıklarımı da Kuran’a dayandırıyordum.

Yazıdan sonra ilmine güvendiğim bir büyüğüm aradı “Gel yanıma” dedi. Gittim... Bana “Yazdıkların doğru fakat bunu anlatması çok zor. Toplumun kabul edebileceği gibi ‘köklü’ ve dayanaklı yazman gerekir” dedi.

Sordum “Peki ne yapmalıyım?”

Cevap öğretici; “Önce İslam tarihini oku. Ardından Kuran’ın Türkçe mealini oku. Ardından güvenilir kişilerin Kuran tefsini oku. Sonra da yine güvenilir kaynaklardan bu bilgilerini çoğalt”

Ben de bu olayın yaşandığı 30 sene öncesi başlayıp, dediğini yaptım. Sonuçta, yukarıdaki cümleleri –bana göre- Kuran’dan edindiğim bilgilere göre “Ahlak” ve “Başarı” kuralı olarak saptadım. Üzerinde de çok düşündüm. Hayali senaryolar uydurarak, o senaryolar içinde davranışlarımı buna göre ayarladım. Baktım sonuç –bana göre- olumlu, o zaman bu cümleleri bir yere kaydedip, kendime “Kişisel yaşama ve davranma anayasası” olarak kabul ettim. Şimdi davranışlarımı buna göre ayarlamaya ve uygulamaya çalışıyorum.

Bazen “Kişisel yaşama ve davranma anayasa”m bana silah çekiyor. Beni vuruyor. Ama olsun, hiç mi hiç vazgeçmiyorum.

Çünkü Allah’ın “En mükemmel yaratıklarım” olarak tanımladığı “İnsan”ı çok seviyorum.

Bu düşünceler içinde de, yaşantımı buna göre yönlendirirken, yaptığım her işi ciddiye alıyor, duygularımı, duygularımın içindeki olumsuzlukları işime yansıtmamaya gayret ediyorum. Tabi ne kadar başarılı oluyorum, onu da karşımdakilere bırakıyorum.

Yaptığım işin gereği neyse, çok çalışarak “Yapılması gereken en iyi” şekilde yapıyorum, savsaklamıyorum, duygularımı hep bir kenara bırakıyorum.

Yaptığınız iş her ne ise, bilinmelidir ki o işin sonucu toplumun bir tarafı ile ilgilidir. Ya toplumun çıkarınadır, ya da tersi toplumun zararınadır.

O halde, yaptığımız işin sonucu topluma faydalı olmalıdır. Çalıştığın ortama faydalı olmalıdır. Sonuçta fayda ve başarı ortaya çıkmalıdır.

Her ne olursa olsun…

Kendi çıkarlarımızı korurken, toplumun çıkarlarını göz ardı edemeyiz. Sonuçta yapılan olumsuzluk topluma zarar verirken, döner aynı zamanda kendimize de zarar verir. Belki ilk görünüşte “Siz kazançlı” çıkıyor gibi görünebilirsiniz ama genel sonuç, bir toplumun başına gelecek iyi ve kötülüklerden herkes payına düşeni alır.

O nedenle, saygıyı, sevgiyi, muhabbeti, merhameti ve adaleti elden bırakmadan, yaptığımız işin gereği, en güzeli ve en doğrusu neyse, onu yapmayı “İş ahlakı ve ciddiyet” olarak tanımlıyorum.

Haddim olmayarak tüm gençlere “İş ahlakı ve ciddiyet” içerisinde çalışmanın, hem kendilerine hem de içinde yaşadıkları topluma olacak faydalarını hatırlatmak isterim.

Çünkü “Toplum” olarak yaşamanın da birinci kuralı bu olmalı diye düşünüyor, amacımı aşmamış olmayı diliyorum.

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..