Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

07 Şubat '11

 
Kategori
Çalışma Yaşamı
 

İş dönüşü ne hissediyorsunuz?

İşten eve döndüğünüzde kendinizi nasıl hissediyorsunuz? 

Yorgunluk, bitkinlik baş ağrısı, uykusuzluk? Özellikle fiziksel aktivitenin yoğun yaşandığı bir günün sonunda bedensel şikâyetler kaçınılmaz olur. “Eve gidip şöyle bir ayaklarımı uzatayım” deriz. Yorgunluk uyuyunca geçer. Beden uykuda dinlenir, kendini yeni bir günün temposu için yeniler. Peki, işten eve döndüğünüzde, geride kalan gün için başka neler hissediyorsunuz? Oh bugün de bitti çok şükür! Kâbus gibiydi. Allahım ne zaman son bulacak bu?” Ya da “eh, bugün de geçti böyle! Yaşayıp gidiyoruz işte” mi diyorsunuz. Ya da tam tersi “keyifli bir gündü, eğlendim” diye mi düşünüyorsunuz. 

Bunca yıllık iş yaşamımdan kendi adıma yaptığım tespit şu: Koşturmaca ile geçen, çok iş yaptığım günlerin sonunda ayaklarım sızlıyor, başım ağrıyor, çok konuşmaktan bitkin düşmüş oluyorum. Yorgun ama iyi hissediyorum. İşlerin aksamasından hiç hazzetmeyen ben, onları yoluna koymak için sarf ettiğim çabadan mutlu oluyorum. Hatta “keyifli ve verimli bir gündü” diyebiliyorum. Benim için keyifsiz iş günleri kişilerarası çatışma yaşanan, insan olarak birbirimizi zorladığımız, üzdüğümüz günler. Esasında, insan faktörü işletmenin operasyonlarından soyutlanamadığı için kızdığımız, eleştirdiğimiz her bir konu için tepkimizi bir başka çalışana yöneltmiş oluyoruz. Örneğin, bilgisayarımızda çıkan bir sorun için önce bilgisayara sonra varsa ofisimizin teknik sorumlularına söyleniyoruz. Hatta daha olmadı yazılım/donanım ürün ve üreticilerini eleştiriyoruz. Şikâyet ettiğimiz her şeyin arkasında sorumlu bir insan ararız. Çünkü işletmelerin ürün ya da hizmetlerinde, karar ve uygulamaların arkasında mutlaka insan faktörü yer alır. Bizler iş yaşamında hem üretilmiş ürün ve hizmetlerin tüketicisiyiz hem de aynı zamanda üretimin bir parçası. Bu nedenle kendi işimizi yaparken bu döngüyü ve kendi sorumluluğumuzu daima hatırda tutmalıyız. Ancak bu, başkalarından mükemmel olmalarını beklemek, onlara ve kendi hatalarımıza karşı acımasız olmak demek değildir. İnsan duygusal bir varlıktır, bu nedenle karmaşıktır. 

Üretimde insan faktörünü göz ardı edemediğimiz gibi, insanın ruhsal yapısının işe yansıdığını da inkâr edemeyiz. Ve nasıl ki, parçası olduğumuz üretim tüketim zincirinde maddesel olarak birbirimizi etkiliyor isek, iletişim boyutunda manevi olarak birbirimizi etkiliyoruz. Çalışma ortamında birbirimize olan davranışlarımız kimi zaman kızgınlık, kırgınlık, öfke, üzüntü gibi duygular hissettiriyor; iyi niyetlerimiz konusunda birbirimizden şüphe etmemize sebep olarak, birlik ve dayanışmamızı köstekliyor; moralimizi düşürüp, enerjimizi bizden çalıyor. Belki de bu ve benzeri psikolojik nedenler kendimizi iş dönüşü daha yorgun hissetmemize neden oluyor. 

Not: İş yaşamı, mesleki İngilizce, büro yönetimi ve yönetici asistanlığı konusunda teknik içerikli yazılarıma www.sekreterce.wordpress.com adresinden ulaşılabilir. 

 
Toplam blog
: 83
: 998
Kayıt tarihi
: 05.01.09
 
 

 "İnsan olmak başka bir şeydir. Ne dil, ne din, ne de milliyet ayırır. Ne seni, ne de beni kayırı..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara