İşgal ve Direniş

Hulki Cevizoğlu’nun "İşgal ve Direniş" adlı kitabı yakın tarihimizi merak edenlerin muhakkak okuması gereken kitaplardan biri…

Ülkemizi istedikleri gibi işgal eden yabancı devletlerin ve işgali destekleyen zamanın hükümetinin nasıl bir oyun içinde olduğunu belgeleriyle ortaya koyuyor.

Şimdiye kadar hiçbir yerde görmediğiniz savaş fotoğraflarını bir daha hayatınız boyunca unutamayacaksınız..

İşgalin belgesi olur mu demeyin..

Kitabı okuyun ve görün.

100 sene önce çizilen haritalar bugünde gündemde.

Nedenini okuyun ve anlayın…

Günümüz gerçekleri ile o zamanki yılların bir karşılaştırılması bu kitap.

Şu satırlar dikkat çekici; Sömürgeci Avrupa, yüzyılın başında Osmanlıya uyguladığı parçalama taktiğini yüzyılın sonunda Yugoslavya’ya uyguladı ve aynı tuzak yine başarılı oldu. Yugoslavya ‘da Osmanlı gibi parçalara ayrıldı, işgal edildi.

Yugoslavya’nın ‘kasabın bıçağını yalayan kuzu’ gibi AB ye yaklaşma yarışı bu parçalanmada önemli rol oynamış.

Avrupa Birliğinin gerçek amacının, zayıf ülkeleri kendi bünyesi içinde yok etmekten başka bir şey olmadığını anlatıyor bu olay…

Daha neler yok ki kitapta…

Padişahın ve İstanbul hükümetinin yabancı devletlerle nasıl işbirlik içinde olduğu…

O günkü basının büyük bir bölümünün nasıl işgale destek verdikleri…

Ülkemizde yaşayan Rum, Ermeni ve diğer azınlıkların nasıl bizleri arkadan vurduğu…

Durum öyle bir halde ki o tarihte yapılan tartışmalar işgale nasıl direnelim değil de bizi hangi devlet işgal etsin diye yapılıyor.

İngilizleri sevenler (muhipleri) derneklerine, Amerikalıları sevenler derneklerine üye olmayanlar neredeyse hain damgası yiyorlar.

Basın halkı kışkırtacağı yerde tam aksine işgalcilere karşı olan direnişçileri suçluyor…

Halk bitkin…

Halk teslimiyeti kabullenmiş.

Ulusal basının etkisiyle bir anlamda uyuşturulmuş…

Ülke parça parça paylaşılıyor.

Yeni haritalar çiziliyor. (Bu haritalar hala gündemde)

Türk ulusuna belki iç Anadolu bölgesinde küçük bir yer lütfen veriliyor.

Yangın bütün ülkeyi sarmış ve o yangını tek başına söndürmeye çalışan bir insanın, Mustafa Kemal’in verdiği mücadele etrafında yavaş yavaş birleşen bir halk…

Kitabı okurken Balıkesir’in o işgal yıllarında Mustafa Kemal’in başlattığı bağımsızlık mücadelesine ilk destek veren şehirlerden biri olduğunu gururla öğrendim…

O dönemde Balıkesir’de yayınlanan Doğrusöz gazetesi gençliği işgale karşı direnişe bakın nasıl çağırmış.

“Gençliğin dirileceği ve direneceği zamanın geldiğini” belirten Doğrusöz gazetesinin çağrısı kısa öz ve net.

Hep ölenler göz açık bekleyince bu yeri,

Diriler, kapamak yakışır mı gözleri

Ey yurdun gençleri ileri, arş ileri…

Ey gençler uyanınız! Gençliğin dirileceği, faaliyet göstereceği sıra işte gelmiştir. Yenilmez yılmaz bir kuvvet halinde vatan uğrunda birleşiniz ey gençler!…

Ey millet birleşiniz! Hepimiz bir daire dahilinde toplanmazsak bizleri birleştirecek kuvvetlere eskiden olduğu gibi istihfafla (=küçümseme ile) bakacak olursak, bu ülkede yaşamak hakkı hayatımız kalmaz. Bağlarımızı mahveden filosera hastalığı başka bir şekilde tecelli ederek bizleri mahvedecektir…”

Vatanı savunan yazılar yazan Doğrusöz gazetesi o dönemde işgale karşı gelinmemesi için yayınlar yapan, vatanseverleri ihbar eden ve mütareke basını denen işbirlikçi gazetelere rağmen Balıkesir’den tüm ülkeye işte böyle seslenmiş…

Bir küçük gazete bir büyük kıvılcım yakmış.

Doğrusöz gazetesi şimdi ne oldu acaba?...