- Kategori
- Siyaset
İsimler üzerinden süreç tıkanıyor mu?

İmralı’ya gidecek ikinci heyet üzerinde büyüyen tartışma, sürecin akamete uğraması adına ciddiye alınacak bir durum gibi görünüyor.
Epey bir zamandır gündeme gelmeyen, başlayan müzakere süreci ile hâkim olan iyimser hava ile tarafların uzak durduğu gerilim tekrar kendine yer buldu denilebilir.
Başbakan'ın adeta kendisine “kırmızı çizgi” ilan etmiş olduğu birtakım dayatmalar karşı taraftan da oldukça sert tepki ile karşılık bulunca insan ister istemez sürecin tekleyip, gerilemesinden endişe ediyor.
İmralı’ya gidecek ikinci BDP heyetindeki vekillerin belirlenmesi noktasında yaşanan tıkanıklığın aşılması zor gibi görünüyor, zira Başbakan İmralı’ya gidecek isimleri bizzat kendisi belirlemek istiyor ve özellikle bu noktada karşı tarafın, yani BDP’nin üzerinde ısrar ettiği isimlerin üzerini kendince öne sürdüğü gerekçelerle çiziyor.
Bu isimleri kuşkusuz tüm kamuoyu biliyor; Gülten Kışanak ve Aysel Tuğluk!
Bu iki ismin red edilmesinin gerekçesi malum, PKK militanları ile 14 Eylül 2012’de Şemdinli’de yaşanan “kucaklaşma” sahnesi.
Hatta bu vekiller için dokunulmazlıkların kaldırılması için hazırlanan fezlekenin yeri geldiğinde kullanılmak üzere el altında bekletildiğini biliyoruz. Tıpkı “demoklesin kılıcı” gibi.
Gerek Başbakan ve gerekse BDP tarafı bir restleşme ve bir inatlaşmaya kurban edilmeyecek kadar hassas olan İmralı görüşmelerinin devamı için ortak noktayı bulmak zorundalar; kaldı ki eğer cidden tarafların niyeti samimi ise heyetteki kişilerin önemi olmamalı, önemli olan muhteviyat değil mi?
Öte taraftan insanın aklına şu da gelmiyor, madem ortada iki tarafın görüşmesi söz konusu, tarafların görüşmeye katılacak isimleri kendilerinin belirleme hakkı olmalı.
Tıpkı bir futbol müsabakasında sizin karşı takımın oyuncu listesine müdahale edemeyeceğiniz gibi.
Öcalan üzerinden yürütülen görüşmelerde PKK ile kendi arasında köprü görevi görecek ve kendisinin sürece dair mesajlarını Kandil'e sağlıklı şekilde iletecek kişilerin seçimi konuya net şekilde hâkim olan isimlerle yürümesi en doğrusu.
Bu hassas süreçte tarafların ego ve sinirlerine hakim olması, toplumunun beklentilerini göz ardı etmemesi gerekir.
Nejat Erdim