Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Eylül '09

 
Kategori
Futbol
 

İşler iyi giderken eleştiri yapabilmek

İşler iyi giderken eleştiri yapabilmek
 

Dost acı söyler. Son izlediğim Sion ve Manisaspor maçlarında Fenerbahçe' yi beğenmedim. Ondan önceki Sivas, Denizli ve Sion maçlarında da genellikle tek devre iyi oynayabilen bir Fenerbahçe vardı sahada. Geçen seneden çok farklı bir takım olduğunu kabul ediyoruz. Bu zaten herkes tarafından görülüyor. Kötü oynadığı maçları dahi kazanmayı bilen, moralli ve hırslı bir Fenerbahçe izliyoruz bu sezon. Bunun mimarı da kesinlikle Daum ve ekibi. Taraftarın ve spor yazarlarının geneli gibi bende bu sene Fenerbahçe'den umutluyum. Fenerbahçe yeni bir takım. Bu nedenle ciddi eleştiriler için çok erken. Hatta önceki yazılarımda, 7. haftaya kadar sistem ve hoca ile ilgili ciddi eleştiri yapmayacağımı yazmıştım. Ancak izlediğimiz 4 lig, 4 avrupa ligi ve 1 süper kupa final maçı sonrası gözlemlediğimiz bazı gerçekleri dile getirmek, bazı uyarılarda bulunmanın da kaçınılmaz olduğunu düşündüm. Amacım eleştirmiş olmak için eleştirmek değil. Herşeyin daha iyi olacağını bilirken, herşey iyi giderken, herkes umutluyken doğru olduğuna inandığımız tespitleri paylaşmak. Biliyoruz ki tam tersi bir durum söz konusu olur ise, zaten herkes eleştirecek, herkes yüklenecek.

1) Öncelikle Fenerbahçe' nin ciddi bir yedek kaleci sorunu var. Volkan bu sene gerçekten inanılmaz konsantre ve kalesinde güven veriyor. Refleksleri yerinde. Fenerbahçe' yi bir iki maçta ki buna en son oynanan Manisaspor maçı da dahil, ipten aldı desek yeridir. Peki Volkan sakat veya cezalı duruma düşerse ne olur? Yetenekli bir kaleci olduğuna yürekten inandığım, ancak oldukça tecrübesiz olan Volkan Babacan bu yükü kaldırabilir mi? Örneğin, kritik bir Galatasaray derbisinde kalede V. Babacan' ın olduğunu düşünelim. Taraftar veya Daum içi rahat bir şekilde maçı seyredebilir mi?

2) Gelelim sol bek mevkiine. Burada formanın öncelikli sahibi Roberto Carlos. Dünyanın üst düzey liglerine bakarsak, İtalyan Panucci hariç, önemli takımlarda 35- 36 yaşında olup, bek pozisyonunda oynayan oyuncu görmek zor. Bek dediğiniz adam, bugünün total futbol anlayışının belki de en önemli adamı. Defansta kademe yapar, kanadını savunur, ileri çıkar ve açığı destekler, oyun sıkıştığında topla içeri kat eder. Bunu maç boyu yapabilmek ciddi bir kondisyon ve dayanıklılık gerektirir. İşte FB' de Gökhan Gönül, işte GS' da eleştirilecek çok yönü olsa da Sabri. Bu adamlar maç boyu ileri geri makine gibi çalışıyorlar. Takımlarının en çok koşan adamları oluyorlar. Süratli ve çabuklar. Bek dediğimiz zaman aklımıza bu meziyetler geliyor. Evet Carlos, belki de 5 yıl önceye kadar dünyanın en iyi sol bekiydi. Ancak ya şimdi? Stadyumda maç izleyenler görüyorlar. İleri çıkıp geri gelemiyor. Geride kalınca da acaip kademe hataları yapıyor. Gönülsüz, isteksiz. Zaten gitmek istediğini de açıkladı. Carlos' u tutmakta israr etmenin ne anlamı var? Yılda 3-4 milyon euro para alıyor. Helal olsun, alsın, büyük bir isim. Ancak bu meblağ Türkiye için büyük bir para. Carlos gidecek bu kesin. Yerine Gökhan Gönül gibi genç ve yetenekli bir isim bulmak için ne yapılıyor? Eğer o bölgede düşünülen adam Santos ise, bu sefer sol açık ihtiyacı var. Yok o bölgeye Vederson düşünülecek ise, bir daha düşünülsün derim. İngiltere Premier Ligi maçlarını takip edip, oradaki bekleri izledikçe gerçekten acı çekiyorum. FB, Santos hariç şu an ideal bir beke sahip gözükmüyor.

3) FB' de ciddi bir Deivid sorunu var. Şu an sakatlıklar nedeni ile açıkça gözükmese de var. Sağ kanatta oynatmayı düşünseniz, ne Kazımdan ne de Mehmet Topuz' dan iyi bir oyuncu değil. Forvet arkasında oynatalım deseniz Alex' den, Semih' den iyi değil. Forvette Guiza' nın eline su dökemez. Peki bu adam nerede oynayacak? Yılda 2-2.5 milyon euro alan (yanlışsam lütfen düzeltin) bir adam yedek kalabilir mi? Kalmayı kendi kabul etse bile, sizce kalmalı mıdır? Üstelik bir yabancı oyuncu. Yani zaten sınırlı olan yabancı kotasını, normal şartlarda kimseyi kesemeyecek biri için kullanmak ne derece mantıklıdır. Zico döneminde Avrupa' da attığı goller nedeniyle hala Deivid' i savunan taraftarlar var. Yok kendini bulamamış da, yok bulacakmış da. Bırakın bu işleri, o paraya alınabilecek tonla iyi futbolcu var. Avrupa liglerini takip etmeyen, haftada bir Fenerbahçe maçı izleyen kişiler elbette Deivid' in futbol kapasitesini yeterli görür. Deivid Brezilya liginde iş yapar, biraz da Hollanda liginde idare eder, ancak herhangi ciddi bir Avrupa Liginde üst düzey futbol oynaması zor. İyi insan, iyi profesyonel ama Fenerbahçe' de dünya devi olma yolunda. Bu ülkede Keita, Elano, Santos, Kewell gibi yabancılar top oynarken, yabancı oyuncudan beklentiler çok yüksek oluyor. İyi oyuncu getirirsin bilet satarsın, getirmezsen bir satar, iki satar, üçüncüde satamazsın. Bu kadar basit!

4) FB ' de bir diğer sorun bence Alex sorunu. Adam 80 dakika sahada hiç yok, takım arkadaşları dili dışarıda koşuyor, o son 10 dakikada bir asist yapıyor ve hoop maçın adamı. Medyayı anlamakta zorluk çekiyorum. Dahi olarak görülen, bütün maç yatıp tek bir hareketle maçın oyuncusu ilan edilen sevgili Alex birkaç hafta üst üste asist yapamaz, gol atamaz ise ne olacak? Yapar, yapar demeyin yapmadığı çok oldu. Olan da her seferinde Alex' e bağlı bir sistemle oynayan Fenerbahçe' ye oldu. FB Alex' i verimli kullanmak istiyorsa rakip takımın direncinin düşütüğü son 20-30 dakikada oyuna almalıdır. 70 dakika rakiple kora kor oynayan, rakibin presine ve mücadelesine aynı şekilde karşılık verebilecek Semih, Özer veya Mehmet Topuz ile oynayıp, son 20 dakikada Alex' i oyuna dahil ederseniz, rakibi rahatlıkla çözersiniz. Ancak maç başından itibaren rakip tarafından itilen, kakılan, eli belinde dolanan, takımını defansif anlamda 10 kişi bırakan (aslında 9; Carlos' u unutmamak gerek) bir oyuncuyu 90 dakika oynatma kumarı, Manisa karşısında tutar, Denizli' de tutar; gün gelir Galatasaray veya Twente karşında tutmaz. Bunu biz değil istatistikler söylüyor. Daum Alex' i her maç 90 dakika oynatmayı planlıyor ise, ki bu yönde sinyaller veriyor, FB' nin şansı hep iki gün önceki gibi yaver gitsin diye umalım. Futbol 3-4 sene önceki futbol ile bile aynı değil. Hata affetmiyor. Biraz Alex fedakarlık yapacak, biraz Daum cesaretli olcak, biraz Sayın Başkan duruma el atacak ve FB Alex' siz de oynayabilecek bir futbol sistemini oturtacak. Başka da mümkünü yok! Alex' i seviyoruz ve hep beğeni ile hatırlayacağız. Ancak takım üzerindeki hakimiyetini ve hocaları üzerindeki baskıyı birazcık azaltması gerekiyor. Bunu yapacak yürek Alex' de var.

Biliyorum, bu konularda benimle aynı fikirde olan kadar, olmayan da var. Ancak dünya futbolunu izleyince bazı gerçekleri daha kolay görüyorsunuz. Bir takımın, herhangi bir maçta en çok koşan 5 oyuncusu ortalama 10000 metre koşmaz ise, o takım ne kadar yetenekli yıldızlardan oluşursa oluşsun kolay maç kazanamıyor. Kolay gol atabilse dahi, kolay gol yiyor. Bugün Galatasaray' ı tehlikeli bir takım yapan yıldızları değil, o yıldızlarının sahada rakipleri koşarak, presle, mücadele ile baskılaması. Yeteneksiz koşu ve koşusuz yetenek takımları bir yere kadar idare eder. Umarım FB' nin teknik yönetimi anlatmaya çalıştığımız şeylerin farkındadır.

Yukarıda belirttiğim düşünce ve gözlemlere ilişkin olarak sizlerden kendi yorum ve düşüncelerinizi de bekliyorum.

 
Toplam blog
: 575
: 567
Kayıt tarihi
: 10.05.07
 
 

İlgi alanları ekonomi, para politikası, siyaset, edebiyat, futbol, Türk ve Ortadoğu Tarihi, AB ve..