- Kategori
- Dünya
İsrail Türkiye’ye yeşil ışık yakmış
İsrail Başbakan Yardımcısı Şaul Mofaz (doğ. Tahran 1948)
İsrail Başbakan Yardımcısı ve Kadima Partisi Genel Başkanı Şaul Mofaz: 'Türkiye'nin bölgesinde bir süper güç haline geldiğini anlamalıyız' açıklamasında bulunmuş bugün. Etki tepki ilişkisi yanında komşuluktan kaynaklanan bir zorunluluk ya da 'birilerinin başına bir taş mı düşmüş' biçimindeki bu açıklama sanırım Türkiye'in dış siyasetinde ellerini güçlendirecektir. Ayrıca başta Gazze Ablukası olmak üzere Filistin Devleti için sağlıklı bir yol haritasının uygulanamaması yanında İsrail'in Kıbrıs Rum Yönetimi ile geliştirmeye çalıştığı iktisadi ve siyasi dayanışma da Türkiye açısından hiç de göz ardı olunabilecek konular olmasa gerek.
Bu açıklamanın G-20 Zirvesini izleyen ilk gün yapılmış olmasının önemi ise ayrıca değerlendirilebilir. Kısaca G-20 olarak adlandırılan dünyada gelişmiş ilk 20 ülkeyi içeren 'grup' içerisinde yer alamayan İsrail bir anlamda Türkiye'yi kıskanıyor da diyebiliriz. Kaldı ki Türkiye Doğu ile Batı arsında olduğu kadar Kuzey ile Güney yarım küreler için de çok önemli bir konumda bulunuyor.
Öte yandan Türkiye'nin zengin yer altı kaynakları ile akarsu kaynakları bakımından da çevre ülkelerindeki algılar bakımından da onun vazgeçilmez bir güç olduğunun bir başka kanıtıdır. Özellikle bu konuda Manavgat Barış Suyu Projesi yanında GAP kapsamında Fırat ve Dicle ırmaklarından en etkin bir biçimde yararlanmaya başlayan Türkiye özelikle Orta Doğu için çok yönlü bir cazibeye sahip olmaya başlamıştır, diyebiliriz.
Bilindiği gibi G-20'nin üyeleri : ABD, Hindistan, Japonya, Brezilya, Rusya, Almanya, Arjantin, Fransa, Suudi Arabistan, Meksika, Güney Afrika, Birleşik Krallık, Güney Kore, İtalya, Çin, Kanada, Avustralya, Endonezya ile Türkiye yanında Avrupa Birliği Dönem Başkanı ve Avrupa Merkez Bankası Başkanından oluşuyor.
Anlaşılan o ki Mavi Marmara gemisine yönelik gece baskını konusunu unutulmuşluğu iteleyen İsrail Devleti yeniden çok sıcak ilişkiler için yeşil ışık yakmaya başlıyor. Bu kapsamda Davos'ta İsrail'in Filistinlilere orantısız güç olarak uygulanan baskılara ve ölümlere karşı Başkaban Erdoğan'ın 30 Ocak 2009'daki 'One munite! One minute! Olmaz!' çıkışı karşısında İsrail'in geri adım atmaya başladığını da biliyoruz.
Türkiye ile ilişkilerin çok önemli olduğunu vurgulayan İsrail Başbakan Yardımcısı Şaul Mofaz, 'Özellikle İsrail'de olmak üzere hepimiz, Türkiye'nin bölgesinde bir süper güç haline geldiğini anlamalıyız. Türkiye'yi bölgemizde bir süper güç olarak görüyorum, bunda hiçbir şüphe yok' .
İsrail Başbakan Yardımcısı Şaul Mofaz'ın bu açıklamalarına da bağlı olarak İsrail yeniden Türkiye'ye kollarını açarak 'gel barışalım' mı demek istiyor acaba?
Bütün bu yaşanılan olayları bir yana bırakarak Şaul Mofaz 'nerede o eski günler' dercesine şu açıklamaları da eklemiş konuşmasına: 'Türkiye ile geçmişte olduğu gibi stratejik ilişkilerimiz olmalı. İsrail Genelkurmay Başkanı'yken en iyi dostum Türk Genelkurmay Başkanı'ydı. Bunu (ilişkilerimizdeki sorunları) çözmeliyiz. Biz derken, iki taraftan da liderleri kastediyorum. Bir araya gelmeli, konuşmalı, geçmişi geride bırakmalı ve geleceğe bakmalıyız. Bunun önümüzdeki aylarda gerçekleşeceğine inanıyorum. Ne zaman ve nasıl olacağını söyleyemem ama hem İsrail'in hem de Türkiye'nin stratejik hedefleri için bu gerekli' diyor.
Bu kapsamda 1990'larda başlayan karşılıklı askeri etkileşimler ve son terör olayları karşısında Türkiye'nin İsrail'den satın almaya başladığı Heron adlı uçaklar konusundaki son gelişmeler bu ilişkilerin başlıca nirengi noktalarıdır. İsrail sanırım bu çıkışı ile terör örgütü PKK ile aralarında olası bir 'zamanlama' kuşkusunu da gidererek Türkiye için bu konuda hedef olmaktan da kendisini sıyırmaya çalışmaya başlayacaktır.
Yine bugün öğrendiğimize göre K. Irak Yönetimi Başkanı ve Yahudi kökenli bir Kürt olduğu bilinen Mesut Barzani'nin bugün TRT 6'nın K. Irak'a yönelik olarak Kürtçenin Arapça ağırlıklı bir lehçesi olan Soranice yayına başlaması nedeni ile yaptığı konuşma sanırım bölgedeki huzur ve kardeşlik için yeni bir aşamaya gelindiğini göstermesi bakımından da önemlidir. Türkiye'nin terörle mücadelesinde etkin rol üstlenmekten sürekli olarak kaçındığı bilinen Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Barzani'nin 'Dün yaşadığımız acı olaydan dolayı çok üzüldük. Silah kullanma devri geçti' açıklamasında bulunması umulur ki Türkiye Orta Doğu Barışı için biraz daha yol almaya olsun.
Eğer ABD'nin bazı askeri saldırıları bakımından bir türlü dengeleyemediği İsrail, olası bir Orta Doğu çözümünde yer alabilmek için Türkiye ile de ters düşmemek durumunda olmak gibi bir konumda bulunmak seçeneğini de kullanmak zorundadır. Bu nedenlerden dolayı Türkiye de elindeki kartları iyi oynamak, ona göre yeni bir yol haritası çizmek zorundadır. Kaldı ki bu durum Orta Doğu içerisinde en önemli paydalarımız olan arkeoloji, tarih, kültür, siyaset ve jeopolitik duyarlılıklarımız bakımından en güçlü dayanaklarımız arasındadır.
İsrail eski Genel Kurmay Başkanlarından ve Savunma Bakanlarından biri olan İsrail Başbakan Yardımcısı Şaul Mofaz'ın bu açıklamalarında ABD Başkanı Obama ile ABD’deki güçlü İsrail Lobisi’nin de rolü olmadığını kim yadsıyabilir?