Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Haziran '12

 
Kategori
Dünya
 

Dünyaya nasıl yaklaşmalıyız?

Dünyaya nasıl yaklaşmalıyız?
 

Günümüzde, sanki dünya bize düşmanmış gibi geliyor. Sanki dünya bizi tehdit ediyormuş gibi geliyor. Aslında sadece dünyayı değil, aynı zamanda kendi doğamızı da bize düşmanmış gibi hissediyoruz. Böyle hissetmemize neden olan ise egomuz. Egomuzu ne terbiye edebiliyoruz ne de yok edebiliyoruz.

Diğer yandan, hızla doğal kaynaklarımızı tüketiyoruz, çok uzak olmayan bir zamanda tamamen tükeneceklerini bile bile… Peki, sonra ne olacak? Çoğumuz bu soruyla ilgilenmiyoruz bile; pek de önemli değil sanki. Çünkü asıl konu, maksimum kâr sağlayarak bankada paraları biriktirmek.

Milyonlarca plastik madde üretiyoruz ve birkaç ay sonra onları çöpe atıyoruz. Bu plastikleri ürettiğimiz petrol ise bir gün bitecek, fakat bunu düşünmüyoruz bile. Buna benzer daha birçok örnek sayabiliriz. Peki, bu durumda, insanlar dünyaya doğru şekilde, akıllıca yaklaşıyorlar diyebilir miyiz?

İnsan, dışarıdaki doğanın ve kendi doğasının ona düşmanca davrandığını hissettikçe,  zamanla küçülmeye ve bir köşede saklanmaya başlar. Çünkü ne dışarıdaki doğayı ne de kendi doğasını kontrol edebilir durumdadır.

Dolayısıyla, şu an bir yol ayrımındayız ve bu noktada doğru seçimi yaparak yola devam etmek zorundayız. Dünyamızda meydana gelen tüm olaylar, özellikle kendi doğamızda mevcut olan kötülüğü bize gösteriyor. İnsan doğamız, bizi dış doğaya karşıt olarak konumlandırıyor ve böylece hiçbir şeyi erdemli, mantıklı ve duyarlı bir şekilde düşünemiyoruz. Ego, bizi zenginliğe, gurura, bilgiye ve güce çekim duymaya zorluyor ve sonuçta kendimizi egomuzu sadece zarar verici bir şekilde kullanırken buluyoruz.

Bugün maruz kaldığımız genel durum, son 30-40 yıl içinde yaptıklarımızın sonucunda ortaya çıkan hasarı yansıtmaktadır. Daha öncesinde, insanlar doğayı gerçekten ihtiyaç olduğu kadarıyla kullanıyorlardı. Mesela, eskiden alınan beyaz eşya ürünlerinde 10-15 yıl garanti vardı. Bugün böyle bir şey yok. Her şey özellikle en kısa zamanda bozulacak şekilde üretiliyor. Ürün bozulmasa bile, kampanyalarla eski olanı yeniyle değiştirtiyorlar.

Görünen o ki hayata karşı, dünyaya ve doğaya karşı doğru yaklaşımda olma sınırını çoktan geçtik. Kendimizle, diğer insanlarla ve doğayla olan kötü ilişkilerimizi fark etmemizin zamanı geldi de geçiyor. Ancak bunu fark ettikten sonra, dünya üzerinde ahenkli şekilde yaşamamızı sağlayacak bir sistemden bahsedebiliriz.

Peki, sizce nasıl bir sistem olmalı? Karşıtlıklar üzerine kurulmuş dünyamızın bize huzur getirmediği aşikâr. Mutlak kölelik ya da mutlak özgürlük üzerine değil, sadece orta yol üzerine kurulacak bir dünya insanlığa huzur getirebilir. Yani o zaman her şey dengede olacaktır. Ancak o zaman görebiliriz ki doğa tam da bu şekilde işlemektedir.

Sonunda, sallantıları ters yöne doğru büyüyen sarkacımız, orta noktasına gelecektir. O zaman hepimiz, doğanın iyiliğini ve dengesini düşünerek, hep birlikte ortaklaşa hareket etmeye başlayabiliriz.

 

 
Toplam blog
: 78
: 427
Kayıt tarihi
: 01.11.11
 
 

Yaşam yolculuğu hepimizi farklı duraklarda indiriyor. Bu duraklara varmak için çeşitli eğitimler ..