Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ocak '09

 
Kategori
Sinema
 

Issız adam dedikleri.

Issız adam dedikleri.
 

Herkez seyretmiş galiba bu 'ıssız adam'ı ve gerek hayal dünyasın'da, gerekse yaşamın bir kıyısında saklayıp tam da bu nokta'da film'le beraber ortaya çıkarmış. Gizli bir hazine, eşi bulunmayan bir elmas gibi. Yıllarca anılarının arasına bile katmayı düşlemedi belki de 'ıssız adam' zedeleri bu gerçeği...:)) Küllenip savurdu belki de çoktan rüzgar'da her ortaya çıkmayı denediği safa'da. Ama bu film'le anılar yeniden canlandı. Tıpkı eskilerde yaşarken sonrasın da kaybettiğimiz o saf ve masum duygularımız gibi. Kıymetini bilmediğimiz kaybederkense mütiş acı çektiğimiz değerlerimiz gibi.

Eminim bir çok insanın hayat'ında dönüm noktası diyebileceği ''ıssız adam''ları olmuştur. Ya da ''ıslı kadınlar''ve 'ıssız kadın'lar. Film gerçekten çok güzel bir konuyla işlenmiş bana göre. İçinde bulduğum ve bana çok yakın gelen ne ıssız adam karakteri nede ıslı kadın. ''Komposizyon'' temel nokta bu aslında. Beni benden alan ve hiç bir zaman yaşayamıyacağımı düşündüğüm o hayal dünyası. Gerçeğe çok yakın ve bir o kadar da uzak bir alem. '_Öncesinde' dedim. ''_Öncesinde seyreteydim bu film'i'', çok daha önceki yıllarda, ''_ çok şeymi kazanır yada ne olursa olsun hayat'a dair yaşanmalı diyerek yine de yaşar mıydım''diye geçirdim aklımdan.

Hayat'ı seyrettiğimiz film kareleri arasına hapsetmek yada duyduğumuz sözlere uyup yüreğimizi olabilecek tüm eğlemlere siper etmek yaşanmışlığın tadını sanırım hiç bir zaman anlamamızı sağlayamayacak bizlere. Körü körüne yol almak'ta anlamsız bu hayat'ta bunu çok iyi anladım da. Yaşanabilirlik olgusundan ne kadar kendimizi soyutlayabiliriz ki. Yaşamadan tadını anlayamayacağımız gibi. Hüzün, mutluluk, geçmiş, gelecek, acı, tatlı ne varsa herşey işlenmiş Aşk'a dair bu film'de. Örf, anane, toplumsal baskı, yozlaşma, yalnızlık duygusu, kişisel gelişim bozukluklarının ortaya çıkardığı haller kısacası dediğim gibi Aşk'I yaşamayı düşlerken içinde neyi bulmak yada neyi kaybedeceğinizi görebileceğiniz güzel bir film.

Issız Adam dedikleri yada benim filmden anladığım diğer karakter oyuncusunda ki ''ıslı kadın'' yıllar boyunca yaşadıklarının bir daha tekrarı olmaması adına kendi başına mücadele ederken böylesine bir karakterlerle yeniden yüzleşip Aşık olması ve sonrasında hüzünlü bir anıyı yıllar boyunca yüreğinin en kuytu köşesine hapsetmeye çalışması. Başlangıç noktasında her ne kadar dirense de Aşk denilen o olguya, ''_hep mi devam eder bu yanılgıları''bir kenara atıp, bir kez daha yüzleşmek ister gibi yol alması kapısını çalan Aşk'a. Sonrası hüzünlü bir Aşk öyküsü. Buruk bir veda var filmin son perdesinde sevenlerden ve vazgeçmeyi istemedikleri olguları yüzünden kaybettikleri gerçeği. Sevgi ve bir daha yerini hiç birşey'le dolduramıyacakları.

Yaşamalımıydılar bunu? diye sorgularken kendimi. Yaşamasalardı böylesine deriniliği büyük bir olguyu sonrasın da nasıl tutunmaya çalışırlardı ki hayat'ın geri kalan kısmında diye düşündüm. Yıkık buruk bir acı olsa da yüreklerine hapsettikleri.

Güzeldi, seyredin derim böylesine filmleri izlemeyi sevenlere. Eminim hüznün yanı sıra mütiş bir keyifte alıcaksınız.

Sevgilerimle.

 
Toplam blog
: 67
: 606
Kayıt tarihi
: 11.09.07
 
 

1972 İstanbul doğumluyum. 13 yaşında bir kız çocuğum var. Hayatı inişli çıkışlı, her halinde seviyor..