- Kategori
- Sinema
Issız Adam Hepimiz Gibi...

Adam bir gün kadınla karşılaşır,günlerce süren hınzır kovalamacanın ardından aşka
teslim olurlar, sizin gibi, benim gibi…
… sonra her şeyin taptaze olduğu günlerde, adamın içindeki mikrop çıkar sahneye,
ve perdeee…
Bir hamlede tuz buz olur her şey, etrafa saçılır aşk, donar kalır tutkulu dokunuşlar.
Geriye kesif bir acı ve yalnızlık kalır…
Adam artık özgür ama mutsuz,pişman ve öfkelidir.Yıllar boyu baktığı her yerde
kadından bir iz arar, bir gülümseme, bir koku yada bir dokunuş. Kadınsa hatıralara
sarılır, eski bir plak yada şarkıda…
Oysa yıllar geçse de, aşk kabuğun altında kanayan yaradır . Her şeye rağmen inatla
dipdiri, durur ikisinin de bedeninde.
Tıpkı hepimizin yaptığı gibi,
birlikte yaşanacak onca şey varken kaçıverir, vazgeçer,sonra bir ömür o acıyla
yaşar, yaşamın her anına da o acıyı bulaştırırız..
İşte böyledir hayat, söylenmeden kalan şeyler yıllar geçtikçe acı verir
insana. Yaşam mücadelesinin içinde hoyratça fırlatıp attığımız aşk, kanırtır içimizi.
“Keşke gitme deseydim”, “Keşke başka bir zamanda,ilk sen çıksaydın karşıma”,
yakınmaları sarmalar bizi…
Issız Adam, belki sıradan bir hikaye ama Çağan Irmak’ın günümüz yalnızlıklarını
yalın ve samimi şekilde anlatışı, Gökhan Tiryaki’nin modern hayata dair ustaca
işlenmiş görüntüleri,içimizi eriten fon müzikleri ve bir de aşk…
İki kişi arasındaki tutkuya neredeyse elinizle dokunabilirsiniz.Gidin,görün
seveceksiniz. Zekice kurgulanmış, eğlenceli, esprili, ama bir o kadar da içimizi
acıtan bir film…
Yarım kalan hikayemiz hep oralarda bir yerde bizimle olacak…
Aşkın elini bırakmayın!