Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İstanbul'da zombi saldırısı

İstanbul'da zombi saldırısı
 

“Allah kahretsin!” diyerek okuduğum kitabı kapattım. Rose’du, Barbara’ydı Mickey’di falan derken iyice aklım karışmıştı. Bir de hikâyeye yakışıklı Tom girmişti. Kim ne istiyor, neden o fotoğrafları çekiyor bir türlü anlamadım. Mickey kapıyı açacak mı, Tom’la yüzleşecekler mi, hangisi hangisini götürecek, bir merak uyandıramadı bende. Şu ikinci sınıf dedektiflik öyküleri... Eskiden ne çok severdim.

Dışarıdan çocuk çığlıkları geliyordu. Mahalledeki emekli albay öldürüldüğünden beridir çocuklara kılçık oluyordum. “İbrahim lan!” dedim, nereye taş atıyonuz? “Fare can çekişiyordu, onu öldürmeye çalışıyoruz,” dediler. İşte sana gerçek şiddet. Dalak delen Mike mı daha vahşiydi, yoksa fareyi öldürmek için kafasına taşla vuran sıradan ilkokul çocukları mı? Çocukları bırakıp Tom’un ve Mike’in nahif dünyasına dönmek istedim. Tam o sırada çalan kapı ile irkildim. Evde yokmuş gibi yapacaktım ama şeytan dürttü. Kalkıp kapıyı açtım. Emekli Albay Nurettin, kesilmiş kulaklarından akan ve sonrasında kurumuş kanla kaplı boynu ve çıplak üst bedeni ile karşımda duruyordu. ALBAY AMCA! NURETTİN AMCA! Diye bağırdıysam da beni duymadı. Gerçeği fark etmem uzun zaman almadı. Nurettin Amca bir zombi olmuştu. Anasını s.kim ben böyle işin!

GOROUVVV diye eve daldı Nurettin Amca. E ben de kaçmaya başladım haliyle. Rahmetli dedemin tabancası neredeydi diye düşünüyorum, birden de izlediğim filmler düşünüyorum tek tek, bu zombiler nasıl öldürülüyorlardı diye. Kafaya kurşun muydu neydi öyle bir şeydi. Bunları düşünüp g.tü kurtarmak için heyecanla koşarken karşıma birden annem çıktı. "Ne bu koşturmaca" diye bağırdı. "Ya baksana Nurettin Amca zombi olmuş kaçalım" dedim iki ellerimi yana açıp isyan ederek.

"İbrahim Bey ne öyle ayakkabıları çıkarmadan eve dalmışsınız" diye bağırdı annem. "Annecim adam zombi sen diyorsun" demeye kalmadan bir baktım İbrahim Amca annemden ürküp durmasın mı? Başını önüne eğip yavaş yavaş çıktı dışarı. Annemde kapıyı zbaaamm diye yüzüne çarptı. "Ahır sanki burası" diye bağırdı annem arkasından. "Anne zombiye yapır mı böyle ya?"diye sordum. "Bu evde benim kurallarım geçer" dedi annem.

Doğruya doğru.

Bizim evden kovulan İbrahim Amca sokakta fare öldüren çocuklara saldırdı. Ayini bölünen çocuklar buna çok sinirlendirdiler ve bu sefer onu taşlamaya başladılar. Annemden kaçan adam daha da dişli bir ekibe çatmış oldu. "Grouuuv grouvvv" diyerek son hamle ile yerdeki fareyi alıp kaçtı. Afiyet olsun.

***

Nurettin Amca'nın gidişi ile önce mahalleye bir sessizlik çöktü ama sonrasında ön mahalleden, başka apartmanlardan falan çığlık sesleri geldi. Derken caddeden çok şiddetli kavga ve bağırış sesleri duydum. "Ben gidip bir bakayın ne olur oluyor" dedim. "Sen bulaşma kavgaya sonbi miymiş neymiş bizi uğraştırma doktor doktor" dedi annem. "Yok yaa" dedim. Dememle sokağa fırlamam bir oldu.

***

Daha önce televizyonlarda gördüğüm zombilerin sonunda şehrime gelmesi de beni mutlu etti. Bedava sirk varmış gibi gidiyordum. Gerçi daha önce de bir kere bedava sirke gitmiştim ama o hiç güzel değildi. "Uluslararası Türkiye Sirki" gibi bir şey. Ara verildiğinde maymunlar çadırın dışına çıkıp sigara içiyordu. "Aaa" dedim "gerçekten de Türk sirkiymiş bu." Herneyse...

Caddeye geldiğimde ilk önce zombi güçlerinin esnafla kavga ettiğini sandım. Sonra fark ettim ki dolmuşçular ve minibüsüçler kavga ediyorlar. İşin ilginç yanı aralarında zombi şöförler de olamasına rağmen, mesele zombi dolmuşçular yine kendi dolmuşçu arkadaşları ile omuz omuza savaşıyorlar. Aynı şey minibüsçü saflarında da geçerli. "Yani zombi zombiyi öldürüyor!" olacak şey değil yani. Kardeş kardeşi vurur mu!

"bak bak nasıl tıslıyor gökhan'a bak aslan gibi" dedi birisi yanımda. Baktım, ev sahibimiz Selim Amca. Gökhan dediği de oğlu. "Gökhan deyince tanıyamadım çünkü biz ona Göthan deriz aramızda" diye geçirdim içimden. "Abi geçmiş olsun zombi olmuş Gökhan" dedim. "Sırf o değil, biz ailece olduk" demez mi? Bir baktım meğer Selim amca da zombiymiş. Rametli o kadar çirkin adamdı ki zombi hali ve insan hali birbirlerine çok benziyordu. Ne zaman "Grouuuuvvv" diye bağırdı, o zaman anladım. Kaçtım tabi e ne yapayım.

Gürültüler ve zombilerin sayısı gitikçe artıyordu. dedemin tabancasını almadığım için tedirgin olmaya başlamıştım. Eve yaklaşırken yan sokaktan gelen gürültüler duydum. Geri dönmeye de korktum. Dur dedim bu sokaktan gelenler zombilerse filmlerdeki gibi yaparım, yavaş yavaş yürüyüp aralarından geçerim diye düşündüm. Gürültüler bana doğru yaklaşmaya devam ediyordu. Bir apartmana mı girsem falan derken karşıdan gelen güruhun içinde buldum kendimi. Hepsi liseli öğrencilerdi. Valilik zombi saldırısı sebebiyle okulları tatil etmiş. "Oğlum evinize gidin lan hastalık var çok kötü" dedim. Ticaret lisesi ile maçları varmış, takmadılar beni. Hey gidi gençlik...

Bizim sokağın başına geldiğimde ürkütücü bir manzara ile karşılaştım. Nurettin Amca'nın kafası kesilmiş, bir sopanın ucuna takılmıştı. Ağzında da fare vardı hala. Sadece onun değil başka tanımadığım insanlarındda kafaları sopaya takılmış sokağın girişindeki bir binanın duvarına dayanmışlardı. Duvarda kanla şöyle yazışmıştı,

"Biz burada zonbileri sevmeyiz"

Zonbi mi? diye düşünürken "K! buraya gel lan" diyen bir ses duydum. Ses tanıdık geldi ama çıkaramadım. Koşarak gittim. Babamdı. Yüzü boyalıydı. Belinden Ranbo bıçağı sarkıyordu. Bu bıçağı alan birisinin "zonbi" yazması tuhaf değildi. "Nurettin Amca'nı kelleyi sen mi aldın baba" dedim. Yıhyıhyıh diye güldü. Yüzü boyalı olduğu için dişleri daha beyaz, gözleri daha iri gözüküyordu. Korktum. "Direniş gücü kurduk evlat" dedi. "Ya baba gel annem yemeğe bekler gidelim" dedim. "Neslimiz tehlikede savaşmamız lazım" dedi. Ya ben acıktım kimse kusura bakmasın diyerek babamı bırakıp eve gittim. İnşallah zombi olup da eve gelmez diye içimden geçirdim.

***

Annem uzun ısrarlarım sonucunda kapıyı açtı. "Doğğğru banyoya her yer virüs dolu" dedi.

"Ya sabah yıkandım daha" dediysem dede kandıramadım. Banyodan sonra kafamdan aşşağı yarım şişe kolonya boca etti. Tırnaklarımın içine içine döktü kolonyayı. "Nerede kaldı bu baban" dedi. "Gelmez o, biz yiyelim" dedim. "Dur hazırlayayım sofrayı" dedi. Ben de bu arada balkona çıktım. Amcalarım gelmiş, babamın kolluk gücüne katılmıştı. Çığlıklar atarak zombi yakalayıp kafalarını kesiyor, sonra o kafaları sırıklara geçirip duvarlara diziyorlardı. Artan vücutları ise üst üste dizmiş yakmaya hazırlanıyorlardı. Amcam elindeki viski şişesinden bir yudum aldıktan sonra şişenin dibinde kalan içkiyi zombi leşlerinin üstüne döktü. Ateşe verdiler, çığlılar attılar. Leş koktu.

***

"Sanki memleket olarak hep bugünü bekliyormuşuz" dedim içimden.

"Et koyma anne yemekte" diye bağırdım balkondan.

Canım istemiyor bugün pek....
 
Toplam blog
: 295
: 733
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Bugün ölseniz mesela, ya da hafifletelim biraz hadi, bu giriş çok karamsar oldu. Bugün ortadan kay..