- Kategori
- Doğal Hayat / Çevre
İstanbul deprem tatbikatı ve Türkiye
Prof. Dr. A. Feyzi BİNGÖL
7 8 ve 9 Kasım tarihlerinde 3 gün boyunca İstanbul' da 7.2 büyüklüğündeki bir deprem için tatbikak yapılmaya başlandı. Bu tatbikak yapılması gereken gecikmiş bir faaliyettir. Bu tür faaliyetler Türkiye'nin hemen hemen tüm illerinde farklı boyutlarda yapılmalıdır
Türkiye' nin bir deprem Ülkesi olduğu hemen herkes tarafından bilinmektedir. Türkiye' nin en önemli iki fay kuşağı olan Kuzey Anadolu Fay Sistemi ile Doğu Anadolu Fay Sistemi aktif faylar olup, Kuzey Anadolu Fay Sistemi Bingöl İlinin Karlıova İlçesinden başlayıp, batıya doğru Erzincan, Niksar, Tosya, Gerede, Bolu, Adapazarı’ndan geçerek Marmara Denizi içerisinde devam etmektedir. Yaklaşık uzunluğu 1200km dir.
Doğu Anadolu Fay Sistemi ise Karlıova ilçesinden başlayıp, güney batıya doğru Bingöl, Elazığ, Malatya, Kahramanmaraş İl sınırları içerisinden geçerek, Kahramanmaraş’ın Türkoğlu ilçesinde güneye doğru Hatay ilinden geçerek Ülkemizi terk etmektedir. Bu iki fay sistemi farklı büyüklükte deprem üretmekte ve zaman zaman yıkıcı büyük depremlere neden olmaktadır. Bu iki fay sistemi dışında Eğe Bölgesindeki farklı bir tektonik yapı nedeniyle bu bölgede deprem açısından aktif bir bölgedir. Ayrıca Doğu Anadolu’daki doğrultu atımlı faylar, Doğu Anadolu ile Güney Doğu Anadolu bölgesi arasında yer alan Güneydoğu Anadolu Bindirme Kuşağı boyunca da farklı büyüklükte depremler yaşanmaktadır.
Görüldüğü gibi Türkiye’nin büyük bölümü deprem riski altında bulunmaktadır. 1999 yılında yaşanan Adapazarı ve Düzce Depremlerine kadar insanlar depremi çok az hatırlamış ve deprem olmadan önce alınması gereken önlemler alınmamıştır. Ancak bu iki depremden sonra deprem kısa bir süre kamunun gündemine gelmiş ve birkaç yıl sonra tekrar unutulmuştur. Bu güne kadar alınması gereken tedbirler alınmamıştır.
2005 yılında bakanlık tarafından İstanbul!da deprem şurası toplanmış, Bakanlık Türkiye’nin deprem açısından en fazla riskli üç bölgesini açıklamış olmasına rağmen bu açıklamaların sonunda da özellikle bu riskli bölgelerin başta yerel yöneticileri tarafından olmak üzere gözle görülür tedbirler alınmamıştır. Ancak 20 ve 24 Ekim tarihlerine Manyas ve Gemlik’te meydana gelen 5.2 büyüklüğündeki iki deprem ile Marmara Denizinde meydana gelebilecek deprem veya depremler yeniden tartışılmaya başlanmıştır. Ancak bu konuyu görsel medyada tartışan bilim adamlarının bazıları bilim adamlığına yakışmayacak şekilde diğer bilim adamlarını hiçte hoş olmayan cümlelerle itham etmiştir. Bir meslektaşları olarak bu bilim adamlarına depremle ilgili açıklamalarını halkın anlayacağı cümlelerle yapmalarını, sadece bilim adamlarının arasında tartışılması gereken konuları ulu orta tartışmamalarını salık veririm. Bu son depremden sonra sadece Marmara Denizinde oluşabilecek 7 den büyük bir deprem gündeme gelmekte, Bakanlığın belirttiği riskli bölgelerden olan Doğu Anadolu fay Sistemi üzerindeki Elazığ-Kahramanmaraş arasındaki bölge unutulmaktadır. Marmara Denizinde meydana gelecek büyük bir deprem (7 den büyük) bölgeye dolayısıyla Ülkeye önemli zarar vereceği muhakkaktır. Bu nedenle bu bölge dikkatle izlenmeli ve deprem öncesi alınması gereken tüm tedbirler alınmalıdır. Ancak bu arada Doğu Anadolu fay sistemi de unutulmamalıdır. Bu bölgedeki yerel yöneticiler mutlaka bilim adamlarını dinlemeli ve deprem meydana gelmeden önce alınması gerekli tüm tedbirleri almalıdırlar.