- Kategori
- Doğal Hayat / Çevre
İstanbul susuz!...
Sadece konuşuyoruz. Yazmayı da o mana da alırsak, yazan okuyan, cümleten konuşuyoruz dur durak bilmeden. Felaket haberleri, yakınmalar vs.
Efendim, buzullar erimeye başladı, küresel ısınma canlı yaşamı tehdit eder boyutlara ulaştı.
Dünya, bir nükleer felaketin eşiğinde. Silahlanma yarışı, savaş senaryoları, kitlesel katliamlar, suikastler… Konuşuyoruz..
Bir dönem bu ülkenin insanı, eğitimli eğitimsiz, kendini sismolog olarak algıladı. Bir başka dönem o, kambiyo uzmanı, broker vs idi.
Günler günleri kovaladı, aylar yıllar geçti aradan. Artık o yaman bir ekolojisttir.
Konuşuyoruz..
İstanbul susuzluğun eşiğinde. Bir çok büyük kent aynı durumda.. Bu arada, başkent de… Ama biz, iktidarı ve muhalefetiyle, bileni ve bilmeyeniyle durup dinlenmeden konuşuyoruz.
İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Müdürü bir hafta önce, “İstanbul’da daha 8 aylık su rezervimiz var, telaşa mahal yok” dedi büyük bir soğukkanlılık ve umursamazlık örneği vererek.
Aradan bir hafta geçti, bu süre 6 aya düştü… Birkaç gün sonra “ iki aylık su kaldı” derlerse şaşmayın.
Yıllardır, çevreci örgütler, Gren-Peace ve benzerleri, eylemler yapıp duruyorlar. Çoğu kez bu cesur ve sorumluluk sahibi aktivistler kötü muamelelere, halkın lanetine muhattap olmuşlardır. Ne diyordu bu insanlar: Ayağa Kalkın, Dünya Elden Gidiyor!....
Kim duydu?
Bırakın duymayı, eylem yapmak için nükleer artık taşıyan gemiye bin bir zahmetler çekerek tırmanmaya çalışanlara zemherinin ortasında tazyikli su sıkılmıştır.
İzleyenler muhtemelen, “…enayiler” yaftasını yapıştırmıştır hemen.
Şimdi İstanbul’da yaşayanlar tedirgin..
Susuz yaz geliyor… İstanbul susuz!...
Hadi, bugüne kadar kulak tıkadınız feryatlara. Hadi, “..amaaaan sende” deyip geçtiniz.
Ya bu gün!...
Yine konuşuyoruz, konuşuyorsunuz…
Nisan yağmurlarının ömrünü, gücünü aşk hikayelerine konu olmasından bilir herkes. Onunla mı dolacak barajlar…
Az çok bu konulara kafa yormuş birisi, yağan yağmur veya kar miktarındaki düşüş, akarsu debilerine aynen etki etmez. Kayıpları var, buharlaşması var ..
O halde, yaz kapıda.. İstanbul’un susuzluk tehlikesine karşı düşünülen çareler nelerdir, bilmek istiyoruz.
Çare olamayacaklarsa sorunun bir parçası haline gelirler ve sorunu çözenlerin çözümünün içinde öylece giderler..
Fakat gün, kargaşa yaratmak, darlıktan pirim sağlamak günü değildir. Gün, çözüm üretmek ve hayata geçirmek günüdür!...
Öneriyorum:
- Dünyanın bir çok ülkesinde yaygın olarak kullanılan deniz suyunun arıtılması komplekslerinin yapımına hızla başlanmalı.
- İstanbul’a su sağlanacağı düşünülen “Melen Çayı Projesi “ acil tedbirler alınarak bitirilmeli.
- İstanbul’da tüm araba yıkama istasyonları kapatılmalıdır.
- Belediyeler kendi vitrinleri olarak kullandıkları köprü ve kavşaklardaki suni çimlendirmelerin sulanması derhal durdurulmalı.
- Taşıma su olanakları araştırılarak belli yerlerde sarnıçlar inşa edilmelidir.
- Tüm bu işleri koordine edecek, halkın da katılımı ile bir kriz masası kurulmalıdır.
Değilse, bu yaz ve gelecek yazlar İstanbul susuz!.......