Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '10

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

İstanbulda Kar Şarkıları...

İstanbulda Kar Şarkıları...
 


İki gündür İstanbuldayım...Kültür ve sanatın merkezinde , sanat için buradayım..

Bu güzel şehir ,bahar havasıyla karşıladı beni ilk gün...Beylikdüzü ormanında bahar dalları görüp şaşırmıştım da...

'' Yaşasın !..'' demiştim gezip tozacağım...Fakat, heyhat !..

İstanbulda,'' kış kışlığını '' her zaman yapardı...Unutmuştum zemheri ayazını, karını ,soğuğunu...

İzmir havaları, beni böyle yaptı...Alıştık onbir ay bahara...Halbuki nasıl da unutmuştum İstanbulda donarak yaşadığım aşkları...

Ayazdan ve aşktan kızaran pembe ve taze yanaklardan sızan buharı görmüştüm.

Sevgiyle baharlaşan kışları görmüştüm...

Karlar içinde, yavuklumla yuvarlandığım tepeler bana bakıyor...

Yedi tepe şahit...

Hocam ,Cahit Külebi ,'' İstanbulda aşk başkadır '' derdi...

Derdi de merhum edebiyat abidesi, çoğunlukla İzmir güzellerini yazardı şiirlerinde...

Çapkın ve bıçkın adamdı Külebi, vesselam...Armut da dibine düşermiş...

Mekanı cennet olsun,bizlerde emeği çoktur.

Tevfik Fikret de öyle...İstanbulu hem siyasi ; hem de ruhi-fiziki yönleriyle yazmakta mahirdi...

Bugün ,önce Piyer Loti tepesinde donarak ...Ve sonra...

Beylikdüzü gökdelenlerinden birinde, sıcacık evimde,beyaza gömülmüş İstanbulu seyrediyorum şimdi...

Aklıma Elhan-ı Şita geliverdi...

Cenap Şahabettinin edebiyat tarihine altın harflerle yazılmış meşhur şiiri..

Her kar yağışında hatırlarım bu şiiri...Ve dalarım derinlere...Ne kadar güzel anlatır İstanbulda kar yağışını...

Osmanlıcanız da iyiyse şayet,şiiri okurken yaşamı üç boyutuyla birden yaşarsınız...

Orijinalin lezzetini vermese de biraz biraz anımsayalım bakalım..

.............

Bir beyaz titreyiş, bir dumanlı uçuş,
eşini kaybeden bir kuş
gibi kar
geçen ilkbahar günlerini arar...
Ey kalplerin çılgın ezgileri
Ey güvercinlerin marşları,
o baharın işte yarını bu:
Yeri derin bir sessizliğe kapladı
karlar
ki sessizce sürekli ağlarlar.
Ey uçarken düşüp ölen kelebek,
bir beyaz melek kanadının saçağı
gibi kar
seni solgun bahçelerde arar.

Sen açarken çiçek üstünde
ufacık bir çiçekli yelpaze gibi.
Ey ölü, şimdi senin cenazen üstünde
parça parça uçmaya başladılar
karlar.
ki gökten durmadan ağlar gibi düşuyorlar.
Uçtunuz, gittiniz siz ey kuşlar
küçücük, beyaz başlı baykuşlar
gibi kar
sizi dallarda, yuvalarda arar,
gittiniz, gittiniz ey kuşlar.
Şimdi yuvalar baştan başa boş kaldı...
Yuvalarda - sessiz yetim kalan-
son kalan mavi tüyleri kovalayan
karlar
havada ağlar gibi uçuşuyorlar.
........

Soldan sağa, sağdan sola titreyerek ve kaçarak.
bazen tüyler gibi uçuyor, bazen dökülüyorlar.
Karlar sessizlik ilahilerinin ezgileridir.
Melekler âleminin bahçelerinin çiçekleridir.

...........(C. Şahabettin ))............

Uçuşurken tipiyle savrulan karları seyrediyorum. Ayazın şiddeti gökdelen evde,ıslık çalıyor şimdi...

Hoşuma da gitmiyor değil hani...Sıcak evden yağan kara bakıp şiir yazmak;Kız Kulesinde kafa çekerken Vanlı badem gözlü nazlı kızın çilesini yazmak gibi geldi bana...

Aslan sütü yine arkadaş...

Ama şiirle ,şarkıyla yaşam bir başka güzel arkadaş...

Yarın,

-Soğuktan donan insan -haberi almak istemiyorum.

Ormanın içinde beyaz ölüme terkedilen ,bahar dalları açılmış gariban ve saf ağacın yaşamasını istiyorum...

Bekle beni İzmir...Kar engel olmazsa eğer,pazara oradayım...

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..