İşte bir insan.. Bir adam…

İstanbul Taksim Gezi Parkı , parselleniyor, kesilecek ağaçlar aylar önceden işaretleniyor. Kıyametler kopuyor millet uyanmıyor da ancak, buldozerler  birer ikişer ağaçları indirmeye başlayınca bazı insanlar uyanıyorlar; Parka gidiyor, ağaçlara sarılıyorlar ve kestirmeyiz , diye  direniyorlar.

Tabii, hükümetin kahraman polisleri, direnenlere bir güzel ders vermek için, önce garibanların suratlarını  bir güzel isot gazıyla ve bombasıyla yıkıyorlar. O gariban fakat dirençli asistan bayanın polis karşısında  tam kadınca duruşunu bir görmeliydiniz. Kadının saçları dim dik olmuş, havaya dikilmiş. Polis onu bir güzel isot gazıyla yıkadı. Helal olsun.

Fakat bu durumlar yabancı basının gözünden kaçmıyor, o kızcağızın resmi bütün büyük dünya gazetelerinde yayımlandı. Herkes de Türkiye’de neler oluyor bir kez daha gördü.

İstabul’un merkezindeki tek yeşil alanı savunmak için insanlar, gençler sabahlara kadar nöbet beklediler. Buldozerlerin önlerine kendilerini attılar. Ağaçlara sarıldılar. Ağaçların tepesine çıktılar. Ama boşuna…

Ecel gelmiş cihana baş ağrısı bahane, misali.. Bir kez emir verilmişti. Ağaçlar kesilecekti. Oraya bilmem kimin AVM’si yapılacaktı. Alan almış, satan satmış… Zaten bu işlerin pazarlıkları hiçbir zaman kamuoyu üzerinden açık açık  yapılmaz. Gizlidir. O işlere Rufailer karışır. Bir takım adamlar , otururlar konuşurlar, anlaşırlar… Sonra buldozerler o alanlara girerler ve ağaçları bir güzel köklerler. Bazı insanlar da seyreder!

Ama bazıları seyretmez. Yetişmiş bir ağacı kesmenin, öldürmenin vebalini onlar bilirler. O ağaçların acısını yüreklerinde duyarlar. Onlar direnirler. Sonuna kadar…

İşte o kız, o asistan kız, isot bombalarına tek başına karşı durdu, direndi. Fakat ondan da öte bir kişi vardı ki, sanki hiçbir köşeyi rakibe bırakmamak için alandan alana koştu; ağaçtan ağaca koştu; ve buldozerlerin önüne dikilip, tek başına onları durdurdu.. helal olsun!

Helal olsun sana İstanbul BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder.

Sırrı Süreyya Önder, sanki bir süperman, bir son zamanlar  kahramanı… Cepheden cepheye koşuyor. Ağaçtan ağaca… beyanat veriyor… O ağaçların kesilmemesi, o Parkın balta altına gitmemesi için elinden geleni yapıyor ve yaptı… Bunu herkes gördü. Diğer İstanbul Milletvekilleri neredeydi. Bir ara Kemal Kılıçdaroğlu ve arkadaşları Park’da şöyle bir göründüler… Laf olmasın, diye… Sonra gittiler.

Ama , Sırrı Süreyya Önder, bu süreçte başından sonuna kadar yapılması gereken her şeyi yaptı. İstanbul halkına, gençliğine önderlik etti. İnandığı bir davayı sonuna kadar savundu.

Evet. O ağaçları kesmekle ayıp ettiniz, İstanbul halkına kafa tuttunuz, ve insanları insan saymadınız. Ama bana inanın, bu iş size 100 bin oya maloldu.  Önümüzdeki seçimlerde  CHP akıllı olursa, Mustafa’nın önünde artık tutunamazsınız. . Ciddi yanlışlıklar yapıyorsunuz. Bu işi mutlaka İstanbul halkına sormalıydınız. Hani Referandum , diye bir şey vardı. Öyle bir  şey icat etmiştiniz. Ne oldu. Onu, istediğiniz zaman kullanıyorsunuz, istemediğiniz zaman kullanmıyorsunuz. Bu nasıl icat?

Sorun bakalım İstanbul halkına, “Taksim Gezi Parkı kaldırılsın mı? İçindeki bütün ağaçlar kesilsin mi? Buraya AVM yapılsın mı?” görürsünüz bakalım İstanbul halkı ne diyecek. Ama sizin artık halkı filan dinlediğiniz yoktur. Kendi bildiğinizi yapıyorsun.

Haydi Allah selamet versin…  Ne der bu durumda halkımız : “Kendi düşen ağlamaz!” Benden söylemesi.

Yanlış yapıyorsunuz! Ağaçları kesmeyin; Bu Parkı kurban etmeyin. Yapmayın… Etmeyin. Dedik. Diyoruz ama boşuna…

Biliyorum , artık çok geç.  Çünkü adam:

“Emir verildi, gereği yapılacak,” diyor.

İki üç gün sonra o park yerle yeksan olacak… Ağaçlar yüklenip gidecek ve buldozerler, o sahada koşturup duracak…

Daha güzel şeyler olacak diye beklemeyin. Boşuna!

Çünkü insanlar bir kez akıl yolundan saptılar mı.. onları doğru yola getirmek çok zor olur.

Bu süreçte bir tek insana şapka çıkarıyorum ve onu İstanbul’un yeni kahramanı ilan ediyorum.

Çok yaşa : SIRRI SÜREYYA ÖNDER…

Senin direnişin hiç unutulmayacaktır. Asıl İstanbul Milletvekili sensin.  Sen çok yaşa. Helal olsun.