- Kategori
- İş Yaşamı - Kariyer
İşte cumartesi, iş'te cumartesi

İşte bir cumartesi, İş'te bir cumartesi daha. Sabahki elzem işleri yaptıktan sonra odama oturuyorum, 10 dakikaya sığdırdığım bu yazımı yazmaya başlıyorum.
Hafta yorgunuyum, yıl yorgunuyum, senelerin yorgunuyum ama yapacak daha bir dolu iş var.
Ölmek üzere olan bir adam 'daha yapmam gereken çok iş vardı, bizim oğlanı evlendiremedim, evin taksidi bitmedi, hanıma verdiğim o söz bu söz' demiş de, Ölüm meleği 'boş ver kardeş kim işini bitip de gitmiş ki' demiş ya... benimkiler de hiç bitmeyecek nasılsa. Biliyorum
Ama bu yorgun isyanım niye?, Pek düşünmezdim eskiden yaşardım,öğrenirdim ve yapardım.
Şimdi nedir bu yaşadığım bıkkınlık...Eskiden yaptığım neydi???
O zamanlar var olan, yaşama bağlılık, umutlu bir çabaydı. Yanlışlık var mıydı? Vardı galiba... Geleceğe fazla beklenti yüklemek, planlarıma fazla bağlı kalmak, kıvrılan yollarda eğilememek galiba yanlıştı. Yaşanan anı es geçmek, o da yanlıştı. Yorgunluğu görmezden gelip, kendi dayanma sınırlarımı keşfetme hırsı, zevkliydi ama... O da pek doğru değildi galiba.
Şimdiki ise yoğun bir koşturmacanın orta yerinde durup etrafına bakmayı akıl eden bir insanın dumur anı.
Bugün sezinlediğim bir şey var ki YORULDUM. YORULMAK çok yabancı, bana yakışmayan dolayısıyla telaşlandıran bir duygu...Umudum, çabam... Onlarsız olmaz. Hay allah napcam... Oysa hiç hissetmediğim kadar yorgunum.
Bir an düşünüyorum.
Ben yoksam, umut da yok, çaba da, kendime bakmazsam, kendi kafamı okşamazsam, umut ve çaba bakıp gözetmeyecek beni, korumayacak kollamayacak...Kendim iyi olmalıyım ki, umuduma ve çabama da şans verebileyim yeniden.
Kısacası, biraz derinlerden anlattım ama:
Bugün cumartesi, ve ben yine iş'teyim.
TATİL istiyorum, şöööyle uzaklarda, sıcak bir yerlerde, deniz kenarında, hatta ve keşke taa derinlerinde...