- Kategori
- Ben Bildiriyorum
Sessiz prenses
Bir kız çocuğu dünyaya gelmişti. Kapkara saçları, bembeyaz pamuksu teni, yumuk yumuk kokusuyla.
Gün geldi yürüdü, gün geldi konuştu, çişini söylemeyi öğrendi. Lazımlıkta oturup kaka yaptı bir gün... Okula başladığı ilk gün niye diğer çocukların anne babalarından ayrıldığında ağladığına ama kendisinin ağlamadığına akıl sır erdiremedi. Okumak, yazmak hiç zor gelmedi ona. Evin önündeki ışıklı kavşaktan geçip okula gitmeyi becermek de bir başarı değildi. Orta, lise,...şu insanların gözünde büyüttüğü üniversite sınavı falan...
Sonuçları öğrendi: Üniversitesi tıp fakültesi. Yürüdü gitti yoluna, 4. sınıfta dahilyeden kaldı belki. Bütünlemede verdi. Bir oğlan sevdi, kendi gibi dahilyeden kalmış olan... Evlendiler. Uzmanlık sınavı ve yine zorlanmadı, bir yerleri kazandı. başa çıkamadığı hiçbir şey olmadı.
Yumuk yumuktu elleri, kömür kömürdü gözleri... Aynı kurumda çalışıyorduk, yollarımız sıkça çakışıyordu iş gereği. Ve bundan sadece bir gün önce karşılatık en son, sıradan, benden yaşça ve tecrübece genç bir mestlekdaştı benim için. Gördüğümde merhaba dediğim, görmediğimde aklımın ucundan geçmeyen bir doktor hanımdı.
Duyduğumda inanamadım, birşeylerle başa çıkamamış, Öyküsünü bugün sonlandırmış.
Yukarıda anlattığım çocukluk anıları tamamen benim hayalimin ürünüdür. Belirtmeliyim.
Hiç sormadığımı şimdi farkediyorum...
Yerin cennet olsun, sessiz prenses...