Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ekim '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İtidal ve infial kardeş midir?

İtidal ve infial kardeş midir?
 

Son günlerdeki gelişen olayları hepimiz yakından takip ediyoruz, biliyoruz. Burada bunları teker teker saymanın hiç gereği yok. Hepimiz elbette ki çok üzgünüz, üzülüyoruz, ağlıyoruz. Boğazımızdaki kocaman bir yumrukla dolaşıyoruz günlerdir. Ama nereye kadar? Daha geçen hafta katledilen 12 askerimizin şehitliğine üzülmüşlüğümüz, ağlamaklılığımız geçmemişken, daha bir-iki gün önce bir o kadar daha askerimizin yine katledildiği haberi bizi manevi olarak yıkan bir haber oldu.

Saatler önce gece yağan yağmur altında saatlerce dolaşarak ıslanmanın vermiş olduğu keyifle yatmış, sabah uyandığımda, geceki keyfin etkisiyle Pazar dinlenmesi yapacaktım..Hafif yağmur yağışlı bir havada evde oturup, çayımı yudumlayıp, gazetemi okumaya başladım. Gazetede anormal bir haber yoktu ama keyfimi kaçıran haber televizyonda alt yazı halinde geçiyordu. Hakkâri’nin Dağlıca mevkiinde 13 askerimiz şehit düşmüştü. Ne Pazar keyfi kaldı, ne yağışlı havanın tazeliği. Yüreğime düşen bir kor ile üzüntüye boğuldu hane halkı !. Uzun süre televizyon kanallarını seyrettikten sonra, kendimi dışarıya attım. Başka türlü geçmezdi bu kahır. Uzun süre gezip, dolaştıktan sonra kendimi ofise attım. Bahane ile biraz çalıştım. Saat akşam 22 civarında artık evime gitmeye hazırlandığımda, dışarıdan korna sesleri ile geçen arabaları fark ettim. Önceleri birilerinin futbol takımının galibiyetini kutladıklarını düşünmüştüm ama sokağa çıktığımda bunun farklı bir amaç için yapıldığını geçen arabaların sayısının artması neticende fark ettim. Çünkü arabalar tıka basa insan dolu, hepsinin ellerinde Türk bayrağı ve “pkk’yı lanetleyerek” haykırıyorlardı, yetmediğini düşündüklerinden patlatırcasına kornalara basıyorlardı..

Yine de bunun ferdi bir hareket olduğunu düşündüm. Birkaç tane “ülkücü” düşünceye sahip insan tur atıyor diye düşündüğümü itiraf etmeliyim. Ta ki, arabayla caddeye çıktığımda bunun ferdi değil global bir harekete dönüştüğünü fark edene kadar. Çünkü bütün apartmanlar bir anda kırmızıya boyanmış, her yerden Türk bayrağı sarkıyordu. Gecenin 22.30’unda her sokaktan arabalar çıkıyor, sokaklardan akın akın insanlar çıkıyordu. Müthiş bir kalabalık vardı caddelerde. Herkes tek vücut olmuş, elde bayrak, yürekte acı, pkk’yı lanetliyordu.

Bayraklar sallanıyor, alkışlar yapılıyor, kornolar çalmaya devam ediyordu… Ve yolun kenarında bir kadın bağırıyordu : “sizin evlatlarınız asker olmadı, şehitlik nedir bilmezsiniz. Benim evladım asker. Ona şehitlik yakışır, size kahpelik” diyordu. Duygulanmamak mümkün değildi. Arabanın camından hayran hayran ona baktım. Yüreğim kabardı, ancak kısa bir alkış yapabildim.. O gece öyle bir kalabalık vardı ki, normal şartlarda 10 dakika da geçip, evime gittiğim yolu 45 dakika da zor almıştım ama inanın hiç şikayet etmedim.. Sabaha kadar da sürebilirdi..

Ben böyle bir kalabalığı bir Türkiye’nin futbolda dünya üçüncüsü olduğu zamanda gördüm, bir de Galatasaray’ın Avrupa şampiyonu olduğu zamanda.. Ha, Cumhuriyet mitingini saymıyorum, o kalabalık çok mahşeriydi… Ama sanırım öyle bir oluşuma doğru gidiyor toplum.. Çünkü, bu durum öyle normal bir protesto değil artık. Birilerinin bıçağın kemiğe dayandığını ifade etmesinin farklı bir göstergesidir bu yürüyüşler, bu haykırışlar.. Bakın gittikçede bu gösterilerin dozu artacak, daha şimdiden tek tük olan kayıplarımız çoklu kayıplarımız olmaya başladı, kuzey Irak bizi çağırıyor. Toplumumuzda, artık dayanacak güç kalmadı. Bu iş ya bitirilmeli, ya teslimiyetçi olunmalı. Teslimiyetçi olmak, teslim etmek bize göre olmadığına göre, o zaman işi kökünden halledecek yürekli insanların olması gerekiyor.. Meclisten teskere çıktı çıkmasına da, hala diplomatik girişimler yapılıyor. Bu yanlıştır demiyorum ama “Türkiye’ye bir kedi bile teslim etmeyiz” diyen küstahların ağzından çıkan cümlelere Türkiye muhatap bırakılmamalı. Bakın insanlar artık sokaklara dökülmeye başladı. Çok yakında bu insanların içinden alkış tutmanın, bayrak sallamanın haricinde başka eylemlerde yapanlar çıkacak ve karşılıklı bir çatışma ortamı doğacak. Bunu yapacaklar. Bu çatışmayı da aslında çoktan başlattılar da, bizim duyarlı insanımız o kadar yüce ki, her seferinde barıştan, kardeşlikten, kürt ile Türk’ün et ile kemik olmasından bahsediyor hala bile. Ama birilerinin de aramızda
hainlik yaparak dolaştığının farkında. Ve artık, buna tahammül etme kredimiz dolmuş durumda..

Günlerdir izliyorsunuz birileri bize “itidal’li” davranmamızı söylüyor. Öyle ki bu kelime, gerek bizim devletlûlarımızdan, gerek gazete köşe yazarlarından, gerekse uzmanlar tarafından sıkça kullanıldı. Hatta geçenlerde ABD’li ve İngiliz yetkililerince de sarf edildi. Türkler itidalli olmalıdırlar. Nedir itidalli olmak? Ilıman ve ölçülü olmak. Biz ona kısaca soğukkanlı olmak, soğukkanlı durmak diyoruz !..

Biz belki dünyanın en duyarlı ve duygulu insanlarındanız, hatta olaylar karşısında “soğukkanlı” durmasını da biliriz ama sayın beyefendiler artık soğukkanlı durulacak bir durum kalkmamıştır. Sokakların ateşi yükseltmeye başladı. Ülkemdeki beyefendilerin “itidal1 çağrısını anlarım ama sınırlarımız dışındaki beyefendilerin itidal çağrısına anlam veremiyorum. Bu giden insanlar sizin insanlarınız değil. Ve bu insanlar, sizin yanında bulunduğunuz, desteklediğiniz, para verdiğiniz, silah sattığınız, vurmamızı, yok etmemizi istemediğiniz insanlar tarafından katledilmiş, vurulmuş, öldürülmüş olan insanlarımız. Askeri ile polisiyle, siviliyle, çocuğu ve genciyle, bizim insanlarımız!

Ve insanlar artık sabretmekten, soğukkanlı olmaktan, barıştan, kardeşlikten bahsetmekten bıktı. Ne her gün şehit görmek istiyor, ne de pkk kelimesini duymak istiyor. Ve zamanında artık gereken yapılmazsa korkarım, sizin itidal dediğiniz şey infial’e dönüşecek, dönüşmeye başladı da. Ha, sürekli idital’den bahsedenler, bunun manasını bilmiyorlarsa, açsınlar bir lügat da manasına baksınlar..

Türkiye’yi ne bir felakete sürükleyin, ne de insanlarımız ölsün! Yok, aynı notadan çalmaya devam edenler varsa –ki hiç yok olmayacak- o zaman birileri de gereken neyse yapmalıdır. Yapacaktır da!... Hem de hiç vakit geçirmeden !..

../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..