- Kategori
- İlişkiler
İzmir'in kızları

Bahçede gül olmanız yetmiyor, açmanız da gerekiyor. “Selamaleyküm” diyerek insanlarla kurduğunuz ilişkiler camide sona erer. Oysa hayat daha fazlasını gerektirir. İnsanların sizi beğenmesi, takdir etmesi, istemesi lazım. Ahırda öküz olmak kolay, marifet yaylada dana olabilmek. Unutmayın herkesin cazibesi vardır. O kadar çirkinim ki, camcıya gittim sana gerekmez diye bana ayna bile satmadı. Yılmadım; alnımdaki iki tel saçımı parmağımı tükürükleyip taradım, yapıştırdım. Potinlerimin tozunu da gravatımla silip Kordonboyu’na çıktım. Ahana da buraya yazıyorum, on dakika içinde manita hazır. İzmir’in kızları beni bekliyor yupppiiiiiiii!
İzmir’in kızları beklemiyorsa Salihli’nin kazları beklesin, yine tükürüklü saç, tozlu potin! Hayatın felsefesi bu canımın içi. Kordonboyu’na çıkmadın mı mutluluk nanay!
İnsanoğlu aslında satılık maldır. Menfaat ilişkilerimizi ortadan kaldırsak (Ki nolur hemen kaldıralım; midem bulanıyor çünkü) piyasada sadece benim gibi tükürüklü saç, tozlu potinler kalır. Sizi almazlarsa kız kurusu olur evde kalırsınız. Mutlaka kendinizi sevdiğiniz, beğendiğiniz insanların yüreğine nikâhlamalısınız. Bahçede seveniniz yoksa dağda keveniniz de olmaz. Dünya sizin olsa kar etmez; Skarlet villanızda yıldızları sayarsınız. İlla bir çift tatlı göz, sıcacık eller, sizin için çarpan yürek. Beyoğlu’nda gezmediysen, gözlerini süzmediysen yaşadım deme! Haydi, Taksim’e bir iki, bir iki!
İlişkilerimizin çoğu menfaate dayalı ya da zoraki. Akrabam olduğu için, beni tanıdığı için selam vermiş. Hiç tanımayan insanlar size selam verdimi? Önemli olan bu. Arabada yer vermişsiniz, gülümseyerek teşekkür etmiş. Çantasından çıkarıp bir de çikolata verseydi durum değişirdi. Karınız, sevgiliniz, kapatmanız, Ali emmi, fırıncının kızı, imam efendi her kimse sizi nedensiz kim arıyor soruyorsa seveniniz odur. Bir tatlı selamı yoksa karınız bile olsa boş verin; öpmesini beklediğiniz yüzünüzü arka sokakta çomara yalatın!
Çapkınlık hayatın gereğidir. Kuru selam insanı mutlu etmez, aksine üzer. İçten gelen bir gülüş ömrünüze ömür katar. Sizce Kordonboyu, Bağdat Caddesi, Taksim niye güzeldir, özeldir, tanınmıştır? Çünkü oralarda çapkınlar gezer.
Hani hakkında “Yosma, çapkın” gibi dedikodu çıkanlar var ya bambaşka bunlar! Yanakları parlak, kırmızı; gözleri ışıl ışıl. Sanki yaşadıkları gizli aşklar güzellik olmuş üzerlerine yağmış. Çapkınlarla yosmaları çıkar geriye bir şey kalmaz. Güzel giyinen onlar. Güzel yürüyen onlar. Konuşan gülen onlar. Diğerleri yüzünüze bile bakmıyor. Siz de onlara bakamıyorsunuz; çünkü abisi, babası bacaklarınızı kırar! Bunlar öbür tarafta seveceklermiş. Hani cennete huri lazım ya.
Eskiden bile adalarda modalarda gezilirmiş. Anasını satıyım şimdi bir yobazlık var ki kaşını kaldırıp bakmaya korkuyorsun. Bu işler artık ya Safiye’min karyolasında ya da yüksek kaldırımda. Yobazlık aşka da büyük darbe vurdu. Dağlarda çiçek toplamak bile ahlaksızlık sayıldığı için artık sevgilileri parayla kiralıyoruz. Otel odası rezaletleri el ele tutuşmaktan daha namusluymuş; çünkü ne halt yersek yiyelim hiç değilse görmüyorlarmış.