Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Kasım '12

 
Kategori
Futbol
 

Jules Sezer

Jules Sezer
 

NİHAYET........


VER KUYT'A ATSIN KARGALARA
VER SOW'A TAKSIN AĞLARA
ilk yarı bittiğinde anlamsız geri pas sarhoşluğunda gözler ister istemez bu işin gerçek mucidi Selçuk Şahin'i aradı. Bi de Selçuk olsa tam kadro ideal geri pas takımı sahada olacaktı. Kuyt belki çok gezgin, belki hucüm hattının her karesinde ama Kuyt'ın top oynaması için 10 metre kare dokunulmazlık alanında olması lazım. Bir topu da yumuşak kontrol edemez mi bu adam. Ha mermere çarpıp dönmüş ha Kuyt'ın ayağına. Kuyt asla dar alanların adamı değil  en azından 10 m. kare daralan değilse. Vermiş olduğu pası asist olarak saymak, Sow'un golüne saygısızlık olur. Topu alıp defansı peşine traktör romörkü gibi takıp, soldan sol ayağı ile topu yatarak ağlara takması hiç yoktan yekpare bir emeğin tümcesi idi. Stoch bir oh çekemeden ilk yarı bitti oysa fena da oynamıyor bir şutu da direkten dönüyordu, çimdeki bedevi şansı yakasını bırakmadı bu sene. Koca bir yarı bir büyük takım gibi oynamadan bitti. Topa sahip olma yüzdesi belki bizde idi, ama yürekli oynama yüzdesinden sınıfta kalmıştık yine...

İkinci yarı silkinmiş bir yapı ile birbirine yardımcı olan direnen kim olduğunu anlamaya çalışan hafıza kaybından uyanan hastalar gibi, geçmişini aradı her adımda Koca kanarya. Dakikalar 77'yi gösteriyordu Sarı Portakal daha ilk rakibini geçiyordu sağ kanattan. Bu adam haksız bir şanın semeresini yemeye devam ediyor. Hele ki basın gazı ile eşleri ve çocukları ile TV'lere servis edilmesi, locadan görüntülenmesi sanki Son Efsane Alex'in yerine monte edilmeye çabalanması işin futbol alfabesinde aymazlık bayrağı idi. Bir Hacı Murat'tan bir BMW olursa Sarı Portakal'dan da Son Efsane montesi olur! Bu adam kendini kurtaramaıyor ki takımı gerektiği anda kurtarsın. Bundan can simidi değil ancak kaşarlı simit olur, bekleyip göreceğiz.

Maçın en duygusal ve şahane anı Sezer'in sahaya girdikten kısa bir süre sonra öyle vurulmaz böyle vurulur derecesine topa asılması ve ceza sahası dışından golü atması. Bu esnada kameralara yansıyan Küçük oğlunun göz yaşları, bu takıma neden bu kadar sevdalı olduğumuzun saygı duruşu idi.

Maçın en çılgın anları takımın en iyisi Meylereş'in Aykut vari bir nedenle sahadan alınıp yerine Selçuk'un sahaya sürülmesi idi. Sahaya resmen sürüldü. Hani sıcak ekmeğin üzerine tereyağ sürersin ya aynen öyle. Antröner futbolcular görmüştük ama komedyen futbolcu ilk kez görüyoruz. Selçuk sahaya girdiğinde daha ilk adımda önce takımdan birisi ile çarpıştı. Yetmedi Mehmet Topal ile aynı topa girip onu kızağa çekecekti neredeyse ama tüm bunlar boş bir alanda hemde en yakın rakibi 5 metre civarında ona uzakken yapmış olduğu Cristiyano Ronaldo haraketi bizim gülmekten sandalyeden düşmemize neden oldu. Hatta bir arkadaş az daha enfaktüs geçirecekti o an. Selçuk, Alex gibi Ronaldo gibi topun üstünden ayağını geçirince ama kimse yokken o an yıkıldık biz.

Z'ordu ama oldu. Bekir iki kez özgürce dalıp gitti. Güvenli oynayınca belki birşeyler yapar diye düşündürdü bizleri.

Gün Jules Sezer'in günüydü. Umarım bu başlangıç olur. Ve Brütüs Aykut onu da hançerlemez!!!

 
Toplam blog
: 220
: 212
Kayıt tarihi
: 14.08.12
 
 

İşimiz gücümüz  finasalpara, ama sevemedik hiç bir daim kendi malımız gibi bedenini. Neyse bize b..