Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

04 Mart '11

 
Kategori
Sosyoloji
 

Kabak tadı verdi

"HUKUK" Herkese Lazım 

Suç ve suşlu var ise elbette yargılanıp, uygun cezasını çekmeli. 

Ancak, "tutukluluk" ceza olmamalı. 

Deliller, delil olacaklar elbette "yasal" çerçevede el konmalı, belgelenmeli. Ancak gerekli malzeme alındıktan sonra insanların iş yapmaları, çalışmaları engelenmemeli.. 

Hayattan soyutlandırılmamaları gerek. 

Tutuklamadan mahkemelere giderler, gerekli savunmayı yaparlar. İddia makamı, da tezlerini ispatllar. Hakim, kanaat getirirse cezalandırır. 

Bazı kişilerin görüşlerini paylaşmayabilirim. 

Ancak kesinlikle o kişilerin düşüncelerini ortaya koymaları engellenmemeli.. 

Hele hele hapsanelere atılmamalı. 

"Yasa dışı" eylem içinde ise eylemleri engellenebilir. Ama daha teşebbüs halinde ise bu insanların özgürlüklerini kısıtlamaya neden olmamalı.. 

Elinde düşüncesi, fikri haricinde tankı, topu silahı olmayan kişilerin "tutuklanarak" cezalandırılması kabul edilemez. 

Serbest düşüncenin olmadığı yerde "demokrasi" de olmaz. İnsan hakları da.. 

Yargılamalar şeffaf olmalı. Hatta "soruşturmanın gizliği" safsatası arkasına sığınılarak insanların yersiz suçlanması söz konusu olmamalı. Gerek yargılannalar gerekse kamu oyu, kişinin ne ile yargılandığını bilmeli. Varsa suç unsurları kamuoyuna açıklanmalı. 

Deniyor ki "mahkeme sonucu" açıklanır.. 

Peki "mahkeme" on yıl sürdü... 

Ne olacak? Gizli mi kalmalı... 

Behamahal tüm iddilar kamunun bilgisine sunulmalı. 

Kişi hürrrüyetini , mal ve can güvenliğini tehdit edecek bir durum yok ise kimse tutulmamalı, yargılama sonuçlanmadan hapse atılmamalı. 

. ............. 

Kimi gazeteciler "tutuk"lanmış!... 

Gazeteci, işçi, çiftçi, bakkal fark etmez. 

Tüm insanlar adil yargılanarak, varsa suçu, cezasını çekmeli. 

Ancak hiç kimse "can ve mal emniyetini tehdit" etmiyor ise "tutuklu" diye cazalandırılmamalı. Göz altına alınmamalı. Yargılaması serbestçe yapılmalı. 

Yargılama sonucu hüküm; "esas", "tutukluluk" nadir ve mecburiyetten olmalı. 

Yargılamalar sonunda insanlar suçsuz çıkarlar ise, "tutuklu"luk hallerindeki geçen hayatın hesabını kim verecek? 

İnsanlar değil tutuklanmak, farklı fikir ileri sürüyor diye yargılanmamalı.. 

Biliyorsunuz dönem dönem "cadı avına" çıkılıyor.Sihirli kelimeler bulunup insanlar yaftalanıyor.. 

Geçmiş dönemlerde; 

"Nurcular.." 

"Demokratlar" 

Kimi sol görüşlüler.. 

28 Şubatta İslami hasasiyeti ağır basanlar çok ama çok zulme uğradı. 

Şimdi de "ne idiği" bilinmeyen bir sihirli kelime, "Ergenakon".. 

Geçmişte olduğu gibi istenirse ilgili ya da ilgisiz kişiler bu sihirli kelime ile zulme uğratılabilir. 

Çünkü, tarifi yok gerçekliği mübhem. 

. ...... 

Kabak tadı verdi. 

Zira bu gidiş despotizme ve faşizme gidiyor. 

Hangi dönem olursa olsun, hükümetler; döneminde işlenen insan hakları sicili ile anılır. 

Millet halka hesap vermeyen yarıgya, yargıca bakmazlar. 

Düzenleme yapma gücü olan hükümetlere bakarlar.. 

Bu hükümette "Ergenokon" sicili ile anılacak gibi. 

Kimi insanlar, aileler perişan oluyor.. 

Hem ülkeye hem hükümete yazık oluyor. 

"Şeriatın - adaletin- kanunun - kestiği parmak acımaz" misali.. Suçunu ispat ettiğin insanlara verirsin cezayı. Onlar da çekerler. Kamu vicdanı rahatsız olmaz. 

Fakat, suç bilinmeden çektirilen "tutukluluk" eziyetleri, vicdanları kanatır ilerisi için ülkeye büyük yük olur.. 

 
Toplam blog
: 40
: 874
Kayıt tarihi
: 06.07.06
 
 

Hayata Elektronik teknisyeni olarak başlayan Çavdar, her kim  ne hal üzere gördü ise  öyle bilini..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara