Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

15 Temmuz '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kadere inandım büyüye inancım yok

Kadere inandım büyüye inancım yok
 

Emitasyon Jack Shephard

Buldum!

Dün akşam yine beni askerden beri yalnız bırakmayan diziyi izledim. O kadar zevkliydi ki nöbet saatlerinde, kulede duracağıma aşağıda kaçak şekilde “Ezel” izlemek ve her hafta bir eksilterek saymak, 5 Ezel kaldı demek… Fakat henüz dün akşam bu diziyi tam olarak neden sevdiğimi kavrayabildim. Kaderle dans…

Normalde gerçekten kadere inanır ve inanmak için de elimden geleni yaparım. Olan biteni benden daha büyük, ilahi bir güce bağlamanın verdiği bir rahatlama beni her zaman mutlu edebiliyor. Herşey kadar kısmet işi, bu cümle benim için fazla anlamlı. Fakat bu dizide ince ince kaderi ya yeniden yazıyorlar ya da değiştiriyorlar. Tabi bir başka şekilde kaderini değiştirebilme kaderi de verilmiş diyebiliriz. Ağır ağır örüyorlar olayları, insanları iyi tanıyarak, her şeyi düşünerek. Belki bir başka yapımdan alıntı olabilir ama olsun. Kafa yoruyorlar ya, benim hakkım helal olsun.

Bahsettim ya kadere inanıyorum diye. Tesadüfler kaderin bir parçası. Ben zamanında buna çok inandırdım kendimi. Ama demek ki hesaplayamadığım şeyler var hayatta. Hala biz yönetmiyoruz bu işleri. Biraz bahsedeyim, çekiniyorum da. İki yılı aşkın zaman önce taşındık ve bu tarihten birkaç gün önce bir kaza olmuş. Üzücü, yürekleri burkan bir kaza. Haberim olmadı. Anlayamadım da söylendiğinde. Daha sonra olaylar gelişti, çevrem değişti, biraz da koyverdim kendimi. Sürüklenmeye razı oldum. Nasıl olduysa o üzüntülü insanların içinde buldum kendimi, çok da derinden yaşadım. Bazen hala dudaklarım buruşur düşündüğümde. Ama benim bir suçum yoktu. Çok şeyler oldu bunca zaman içerisinde, hani ben sanki başında olayların bir misyon yüklenmiş gibi hissettim. Arada düşünürüm, Lost adasına düşseydim, Jack’in yaptıklarını aynen yapardım, tabi tıbbi bilgim olmadığını belirteyim. Ama böyle sürekli bir şeyleri düzeltmeliyim hissi bende de fazlasıyla mevcut. İşte ben de bu acıları dindirmeye, unutturmaya ya da en azından anlamlandırmaya çalışsınlar diye kendimi paraladım. Kader her şey çok iyi giderken, birden beni öyle bir savurdu ki, o insanların acılarını paylaştığım yetmemiş gibi, göğsünde bir adamın sığacağı şekilde çukur açıldı. Hadi direk çok üzüldüm diyeyim dolandırmadan ve sanırım hala da etkisindeyim. Ama kaderciyim ya, bunu da yaşamam gerekiyormuş diyorum. Sormadan da edemiyorum, tekrar tekrar söylediğim sözleri, hareketlerimi değerlendiriyorum. Ben bunları hak edecek ne yapmış olabilirim diye. Tabi cevap yok, belki de benden kaynaklanmadı bile. Bu da benim düzeltici olma hissimden kaynaklanıyor.

Bu sorunlara çözümsel yaklaşmak belki de cinsiyetin getirdiği bir içgüdüdür. Dün Nil Karaibrahimgil’in alıntılar yaparak oluşturduğu bir yazısını okuyunca, bunu biraz daha iyi anladım. Hem cinslerimin çoğunda bu var galiba. Hemen ardından, kadınların ne istediklerine takık durumdayım ya bu ara, bir filitreleme yaptım. Başarılıydı kendimce ama uçtu gitti. Bunu alışkanlık haline getirebilirsem eğer, kesinlikle daha rahat yaşayacağım. Kabul etmem gerek ki, benden önce hayat vardı. Belki de bu iki gündür uyuyorum sanıp uykuya geçememenin nedeni bu bilinçaltı atağımdır. Umarım öyledir, bu uyuyup dinlenememe hali gerçekten başarısız sonuçlanırsa, pek hoşlanmayacağım.

Kader… Plan yaparak ilerleyemeyiz ki, her adımı tasarlayarak yaşayamam ben. Bunu anladım artık. Prensip sahibi olanlar ve olmayanlar bir gün aynı yöne bakarak uyuyacaklar. Ben de öyle yapacağım, artık hesap kitap, takıntı yok. Kurtuldum zincirlerimden, biraz da umursamaz olacağım ki tadına varabileyim. Çünkü cennete gitme sevdam yüzünden yorulmak istemiyorum. Özümde içimde iyi olsam yetmez mi? Hak etmek için bekliyor olacağım huzuru mutluluğu. Paulo Coelho’nun Zahir’indeki satırlar dolanıyor zihnimde, dönen reklam panoları gibi, görüyorum kayboluyor ama ben düşünüyorum üzerine, görüyorum kayboluyor ve böyle sürüp gidiyor. Herşey çok güzel olacak… İnanıyorum.

 
Toplam blog
: 52
: 507
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

Yeni mezun bir maden mühendisiyim. Yükseklisans yapıyorum. Bunun yanında, kalkınma antropolojisi, ci..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara