Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Haziran '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Kadın aldatır mı?

Kadın aldatır mı?
 

Yok canım, kadın aldatır mı hiç? Onlar kutsal varlıklardır. Hem yaratılış olarak içlerinde, erkeklerinki gibi çok eşlilik hormonları yoktur. Zaten annedir onlar. Yuvalarını kuran dişi kuşlardır. Çocuk doğururlar, onları büyütürler, giydirirler. Evi çekip çevirirler. Yok yok onların aklından bile geçmez aldatmak. Birde, kadın erkek arasında eşitlikte var artık. Çalışıyorlarda zaten. Eskisi gibi baskıda yok üstlerinde. Boş zamanlarında hobi atölyelerine gidip resim yada çeşitli sanat faaliyetlerinde de bulunabiliyorlar. Yok yok kadınlar aldatmaz kolay kolay. Zaten onların içinde öyle biz erkeklerdeki gibi azgın isteklerde olmaz. Onlar yuvasının kadınıdır. Onlar evinde erkeğini beklerler.

Adam uyumuştu, pekala ben ne arıyorum burda diye sordu kadın kendine. Hayatının bu ilk kaçamağında neden bu kadar tedirgindi? Beraber olmak istediği bu adam, çoktandır şikayet ettiği adalet terazisinin dengesi olabilecekmiydi? Eşinin eski günlerine dönmesini beklediği günlerin intikamı için tam zamanı değilmiydi? İçinde hiç olmadığını sandığı, tanımadığı bu erkeğe yanaşma iç güdüsüde nereden çıkmıştı böylesine bir anda? Nasıl bir roldü şu anda üstlendiği, damarlarındaki kanı hızlandırarak içinde fırtınalar koparan? İstemekle istememek arasında gidip gelen ve içindeki ateşi farkında olmadan dahada alevlendiren garip rüzgarda neyin nesiydi?

Çekinerekte olsa başını yavaş yavaş uyumakta olan adamın yanağına doğru yaklaştırdı. Heyecandan bırakamadığı ve sımsıkı sarıldığı içki bardağını tutan eli titremeye başlamıştı. Adamın nefes alıp verişlerinde hiçte yabancı olmadığı, fakat yıllardır hissetmediği tanıdık bir rüzgarın vücudunu ürperttiğini farketti. Adamın üzerine doğru bıraktıkça kendini, başını dokundurduğu sıcaklıktan içine doğru birşeylerin aktığını hissetti yavaş yavaş. Heyecandan titreyen vücuduna rağmen gözleri, teslim olmakta olan benliğinin son askeri gibi çaresizce başka düşüncelere tutunmaya çalışıyordu.
Uyumakta olan adama bakmaya korkuyordu adeta. Onun dudaklarına konduracağı yumuşak bir öpücük, kendisine bir daha geri dönülemeyecek bir zevk yumağında kaybolacağı hissi veriyordu.
Vücudunun altında kalan adamın eli, gittikçe ıslanan vücudunun derinliklerinde küçük kasılmalara yol açmaya başlamıştı yavaş yavaş. Çoktandır yaşamadığı bir fırtınaya doğru bırakıyordu kendini.

Bir an gözlerinin aradığı ve bir an evvel buradan uzaklaşması gerektiğinin zayıf bir nedeni olabilecek olan eşini getirdi gözünün önüne. Onunla kurtarılabilecek bir paylaşımın zayıf ihtimalinde, elinde kalacak bu inanılmaz çılgınlığın fotoğrafını nereye saklayacağını düşündü hiç çekinmeden. Belkide bu fotoğraf, asil bir kadının bir kerelik iş yemeği bahanesi olarak kalacaktı belleklerde. Kadın elindeki bardağı kenara bıraktı ve gözlerini yatan adamın uyuyan yüzüne çevirdi. Beyninde yıllar önce kaybettiği savaşın son gözyaşlarıyla adamı usulca dudaklarından öpmeye başladı.

METİN ÖZKAYA

 
Toplam blog
: 116
: 3217
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

İstanbul' da doğdum. Antikacı, saray restoratörü ve eksperim. Antika konusunda 50’ye yakın belgesel ..