Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '11

 
Kategori
Deneme
 

Kadın ve özgürlük

Kadın ve özgürlük
 

İlk çağlarda kadınlar özgürdü.Toplayıcılıkla geçinen toplumlarda kadınlar, erkeklerle birlikte meyve toplamaya veya avlanmaya çıkıyorlardı. Evlilik müessesesi yoktu. Kadın sevişeceği erkeğini kendi seçiyordu ve özgürdü. Kadın avcılık ve toplayıcılık yaparak kendi geçimini kendi sağlıyordu. Yani bir erkeğe veya bir başka kimseye ekonomik yönden bağımlı değildi. İşte tamda bu nedenden dolayı sevişeceği ve çocuk yapacağı erkeğini kendi seçebiliyor ve özgürlüğünü tam kullanabiliyordu. Bu yaşam tarzı böyle devam ederken, azınlıkta da olsa bazı erkekler beğendikleri kadınları mağaraya kapatıp onların beslenmelerini üstlenip başka hiçbir erkekle temas etmelerini önlediler. Yani kadına el koydular. Yani kadını mülkiyetlerine geçirdiler. Yani kadını mahkum ettiler. Bu durumda erkek, ikinci bir kişininde beslenmesini üstlendiği için, hatta kadından doğacak çocuklarında beslenmelerini üstlendiği için daha çok avlanması ve daha çok toplayıcılık yapması gerekiyordu. Yani artı değer yaratmak zorundaydı. Bu durum otomomatik olarak bu erkeklerin birden çok meyve ağaçlarına sahip olmalarına ve avlandıkları bölgelerin sayılarını çoğaltmalarını gerektiriyordu. Böylece mülkiyet edinme fikride ortaya çıkmış oldu. Daha çok mülk daha çok kadın demekti. Çünkü mülk demek güç demektir -günümüzde de böyle değil mi-. Giderek kadını mağaraya kapatmak ve kadına el koymak olgusu erkekler tarafından yaygınlaştırıldı. Tek bir kadın özgür kalmayıncaya kadar bu durum devam etti.  

Bu zorbalık tarihin akışını değiştirdi. Kadınlar mağaralara kapatılmamak için erkeklerle çok savaştılar. Bu savaş yıllarca, hatta yüzyıllarca sürdü-amazon kadınlarını hepimiz biliriz-. Fakat sonunda kadınlar özgürlük savaşını erkeklere karşı kaybettiler. Aslında erkekler kadınlara el koyarak onları mahkum ederek kendi özgürlüklerinide kaybetmiş oldular. Şöyle ki: Bİr kadına birden çok erkek talip oldu. Bu durum erkeklerin kendi aralarında dövüşmelerini, savaşmalarını gerektirdi. Tabiki güçlü olan erkek galip geldi ve diğer erkekleri ya öldürdü yada mahkum etti. İşte böylece erkeklerde kadına el koyarak kendi özgürlüklerini kaybetmiş oldular. Halbu ki kadın kendi erkeğini kendi seçse, erkeklerin kendi aralarında savaşmalarına gerek kalmayacak. En güçlü erkek diğer erkekleri mahkum etmek zorunda kalmayacak. Böylece erkeklerde özgür kalmış olacaklar. Ne yazık ki böyle olmadı. Güçlü erkek istediği kadına, hatta kadınlara el koydu. Böylece mülkiyet edinme fikride hızla yayıldı. Mülkiyet edinme fikri savaşlara yol açtı. Daha çok mülkiyet, daha çok savaşmak demekti. Bu anlayış günümüze kadar ufak tefek değişiklikler geçirerek ulaşmıştır. Sonunda kadınlar özgürlüklerini kaybettiler. Şu içinde bulunduğumuz çağda kadınlar mutsuz, insanlar mutsuz. İnsanlığın kurtuluşu kadınların özgürleşmesinde. Ne zaman ki kadınlar yer yüzünde özgür kalır, insanlıkta o zaman özgürleşir. Kadınlar özgürleştiği zaman, insanların mülkiyet edinme fikride kendiliğinden yok olacaktır. Mülkiyet edinme fikri yok olduğu zaman savaşlarda kendiliğinden sona erecektir.  

Son söz: Kadınların özgürlüğü eşittir insanlığın mutluluğu.  

 

 
Toplam blog
: 104
: 478
Kayıt tarihi
: 31.01.07
 
 

Antalya'da yaşıyorum. İki yıl öğretmenlik yaptım, şu anda müteahhitlik yapıyorum. Aslen Kayserili..