- Kategori
- Şiir
Kadınım

Geçmişi lekeli...
Beyaz tülün ardına
ustalıkla saklıyor
kadınlığın eski yüzünü
Akşam kızılında boğuyor
Onuru tüketen elleri
Alın terinin utancını
Çekildikçe karanlık
Gölgeleri düşüyor ihanetlerin
O;
beyaz tülün ardında
...umarsızca
Depremlerden bitkin
Çiy serinliğinde
Gülüşü diriliyor
Gamzeleri yorgun
Her solukta kahpelik
Çürümüş dehlizlerinde
Tek dişi kalmış siluetin
Karartısı düşüyor Aşiyan’da
Okka ile divitin valsini kıskanıyor
Dalgalara özenen martılar
Çalkalanıyor deniz
Çekiliyor ayak izleri
Ölüm sarıyor
kendini ecel sanıyor "mavi"
Uzun bacaklarının altında
Serili bedenler seyirci kalıyor
Arzuların yalnızlıkla
Kol kola sefasına
Kim geldiyse kapısına
Tenini seren kadın
Peçesini takmış
Cinayetlere şahit gecelerin
sürmeli gözleri yasta
Ak gerdanında
Dizili tarihin hazinesi
Yedi taşlı taç takılı hazan saçlarında
Her bir yanında yorucu sevişmelerin morluğu sanılır
Oysa ; her gelen bir parça koparır canından
Hüzünlü bakışında
Bulutlar kurşunlar toprağı
Çiçekleri hep diken açar ellerinde
Canı yanar yine de gülümser
Şehveti sürdüğü dudaklarına
Yıldızlar düşer
Yorucu bir tangonun finalinde
Öpüşür akreple yelkovan
susar arzular
Uğruna kaç can döküldüyse
Teslim olduysa kaç devlet
Bakir rüyaların erkeği olsa da kabuslar
Kanlı bastırılışıdır özgürlüğünün
Ne boynundaki tasmanın izini belli eder
Ne ayağındaki prangaların tahrişini, uzun bacakları…
O’na uzaktan bakmak kadar
Eteklerinde oynaşmak da güzel.
A d ı n a
İ s t a n b u l
d e d i ğ i m
k a d ı n ı m
Arzu Altınçiçek