Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Nisan '07

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Kadınlar çocuk yapsın, erkekler kariyer!

Kadınlar çocuk yapsın, erkekler kariyer!
 

Bir nevi tefrika etkisi yaratmasından korksam da, çocuk mu kariyer mi mevzusuna devam etmek istiyorum. Nitekim, hem birçok kız arkadaşımın “keşke şu konuyu erkekler açısından da ele alsan” diyen ısrarlı telefon ve e-maillerine maruz kaldım, hem de bu konuda söylemek istediğim daha fazla şey olduğunu fark ettim.

Hatırlarsanız daha önceki bir yazımda 30’una yaklaşan kadınların düştüğü çocuk mu kariyer mi ikiliminden söz etmiştim. 20’li yaşlarının sonlarına yaklaşan, çalışan kadınların birçoğu kendini bu ikilemle başa çıkmaya çalışırken buluyor, çalışmak onlar için ev yükü+iş yükü manasına geldiğinden, çocuk fikri kendilerine ne kadar yakınsa o kadar da korkutucu olmaya başlıyor. Ayrıca iş yerinde kendilerinden nasıl mükemmel bir çalışan olmaları bekleniyorsa, evde de o kadar mükemmel bir “ev kadını” olmaları bekleniyor biricik kocaları ve tabii toplumun geri kalanı tarafından. Tabii bir de çocuk girdi mi işin içine, bu mükemmelikler sıralamasına aradan kaynak yapan mükemmel annelik, tüm sıfatları birer dirsek darbesiyle geçip birinci sıraya oturuveriyor. En gösterişli ve de obsesif tarafından... Hele biraz da hırsla bilenmişse kadın, her bir şeyin en bir mükemmeli olacağım derken, hayatında ağırlık yapacak kendisine dair ne varsa –mesela benliği gibi- fırlatıp atıyor en ihtiyatsız haliyle. Ne de olsa kendisi olmasının takdire şayan hiçbir yanı yok toplumun gözünde. En mükemmelinden anne, eş ve iş kadını olması çok daha mühim, sorgulanmasının teklifi bile yasak toplumsal dinamiklerin devamlılığı açısından.

Tüm bu ev-iş-çocuk üçgeninde kocanın, yani erkeğin, yani babanın mevkisi nedir, neresidir? Tabii ki televizyonun karşısı, uzaktan kumandanın yanı başı, ev işlerinin ve çocuk bakımının fersah fersah ötesi. Artık erkekler değişti, çocuk da bakıyorlar kariyer de yapıyorlar diyorsanız, sorarım size, siz hiç evli bir erkek iş görüşmesine gittiğinde “çocuk düşünüyor musunuz” diye sorulduğunu duydunuz mu? Ya da bekar bir erkeğin “bunun evlenme yaşı gelmiş, evlenip çocuk yapar da bizi ortada bırakır” diye işe alınmaktan vazgeçildiğine şahit oldunuz mu? Kanunda bile durum eşitsiz, evlilik bir kadının işten ayrılması için haklı sebep olarak görülüyor ve kadın evlendikten sonra işten ayrılırsa tazminat alma hakkına sahip oluyor.

Kısacası, iş dünyası ve kanunu açısından duruma bakınca kadınların –bunca kendini ispata, ki ne gerek varsa, ve bunca başarıya, ve değişen tüm devirlere rağmen- ikincil durumda olduğu açıkça görülüyor. Toplumsal açıdan durum daha da vahim. Kadının çocuk yaptıktan sonra işini bırakması veya ara vermesi normal, hatta gerekli olarak görülüyor. Ama ben şimdiye kadar çocuğum oldu diyerek işini bırakan ya da ara veren bir baba görmedim. Dahası böyle durumlarda eve ekmek getirme ulvi görevine sahip babalar, daha da bir yoğun ve hırpalayıcı çalışma temposuna girerler ki, eve daha çok ekmek getirebilirsinler. (Ki bence bu da vahim bir durumdur ya neyse) Tabii artık nasıl ki kadın, eve ekmek getirme konusunda kocasıyla omuz omuza bir dayanışma gösteriyorsa, erkek de ev işlerine ve çocuk bakımına katılabiliyor. Ancak nasıl kadının eve getirdiği ekmek asla başrole çıkamıyor ve yardımcı ekmek olarak hayatını devam ettirmek mecburiyetinde kalıyorsa, erkeğin ev ve çocuk bakımına katılması da ulvi bir yardım olmaktan öteye gidemiyor. Erkeğe, hanesine yazılan yıldızlı bir pekiyi olarak geri dönüyor. Hal böyle olunca da “çocuk mu yapayım, kariyer mi” ikilemini yaşamak da elbet kadına düşüyor. Çünkü evle ve çocukla ilgili meseleler, tarihler 21. yüzyılı, yıllardan 2007’yi gösterse de (ki işte artık besbelli; yılları, yüzyılları devirsek de biz değiştirmeden bunlar değişmiyor, değişmeyecek), kadının birincil görevi olma özelliğini koruyor. Bizde bu annelik içgüdüleri, toplumda da bu dinamikler oldukça “iş dünyasında topuk sesleri”, “kadınların önlenemez yükselişi”, “erkekler korksun kadınlar geliyor” gibi havalı sözlerin altı asla tam olarak dolmayacak. Fortune 500 şirketlerinde yalnızca 8 kadın CEO olduğu gerçeği, kimin diğer sorumlulukları uğruna kariyerinden ödün verdiğini açıkça gösteriyor.

İnsankaynaklari.com'un konuyla ilgili araştırması için: http://www.insankaynaklari.com/ikdotnet/IcerikDetay.aspx?KayitNo=7319
 
Toplam blog
: 18
: 958
Kayıt tarihi
: 02.03.07
 
 

Hayatta herkesin güçlü bir duyguyla doğduğuna inanırım. Benimki merak. Küçüklüğümden bu yana dünyada..