Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Nisan '08

 
Kategori
Bilim
 

Kadınlar ve Erkekler Ne Düşünür Ne söylerler II

Kadınlar ve Erkekler Ne Düşünür Ne söylerler II
 

Kadın ve erkek ilişkisindeki iletişim meselesini genişletmeden önce tartışmamızın dışında kalan bir noktayı hatırlatmakta fayda var. Genel olarak insanlar arasında - kadın erkek farketmez - iletişim sorunları yaşanmaktadır ve bu sorunların kaynağında, başta “dil birliği” olmamasından tutun, kültürel farklılıklara kadar bir çok neden olabilir.

Genel iletişim sorunu üzerine bir de kadın - erkek iletişimi problemini eklediğinizde mesele daha zormuş ve çözülemezmiş gibi görünmektedir. Zaten bu yüzden hem kadınlar hem de erkekler meselenin üzerine gitmiyor. Durumu olduğu gibi kabullenmeyi tercih ediyor. Sıkışık bir durumla karşılaşınca da bildik tanıdık lafları ediyor. Daha açık söylecek olursak, kadın erkek ilişkisindeki iletişim sorunu çözülemeyecek bir sorun değildir. Ya taraflar sorunu çözme konusunda yetersiz kalmaktadır ya da bu sorun her iki tarafın çıkarlarına uymaktadır, fayda sağlamaktadır.

Yetersizlik durumunu ele alalım. Belli anlarda - çıkarlarına uygun olduğunda ya da ihtiyaç duyduklarında - hem erkek hem kadın meseleyi aşabilmekte aşabilecek yöntemler geliştirmektedir.

İlk yazıda bahsettiğim “cinse özgü kodlamalar” olayını irdeleyelim.

Genel olarak erkekler kodları çözememektedir. Kendisi herhangi bir kodlama kullanmadan düşündüğü ve konuştuğu için “kadın dili” yabancı dil gibi gelmektedir. Hali hazırda, “kadın dilini” anlama gibi temel bir sorunu da yoktur zaten. Bu olsa olsa onun için tali bir sorundur ve bu sorunu aşacak kadar “kadın dilini” öğrenebilir.

Dolayısıyla, erkek bazı kodları okumayı öğrenmiştir... örneğin ilişkiyi başlatma sürecinde gelen kodları çözebilmektedir... ancak daha ileri öğrenmeyi tercih etmemektedir... kendine yetecek kadarını öğrenmektedir. Kadınlar, bu duruma kelimenin tam anlamıyla “kıl” olmaktadır. “Niye öğrenmeye devam etmiyor... niye bizi anlamak için çabasını sürdürmüyor” diye ( Tabi bu soruların yanıtları da ayrı bir tartışma konusu yaratıyor).

İkinici yöntemde, öğrenmekten çok “pavlovun köpekleri” misali bir koşullamadan söz edilebilir. Bunu kadına çiçek verme davranışıyla örnekleyebiliriz.

Çiçek kadın için mühim şeyler ifade edebilir, bir çok kadını mutlu edebilir, sevindirebilir, önemsendiğini düşündürebilir, sevgi ifadesi olabilir v.s. Bir erkek, çiçeğin kadın için ne ifade ettiğini bir türlü anlamayabilir... fakat yine de çiçek alır kadına.... ne işe yaradığını anlamaz.... ama bunun sonucunda bir reaksiyon oluşacağını deneyimlere dayalı gözlemlemiştir. Herkes birbirini koşullar. Kadın, erkeğin koşullanma ile davrandığını bilmesine rağmen doğal tepkisini gösterir... yani herşeye rağmen sevinir, mutlu olur... çiçek aldığında mutlu olacağını göstererek erkeği daha çok koşullar. Eğitim sürecini, koşullu öğretmeye çevirir.

En temel gereksinim, yani bir araya gelebilmenin ilk kademelerinden sonra hem erkek hem de kadın bırakın ciddi anlama çabasını uyguladıkları basit yöntemleri bile bir tarafa bırakır... herkes kendi dünyasına.... artık çaba göstermeye gerek yoktur. Bundan sonra herkes kendi kalesinden savaşa katılmayı tercih edecektir... arada bir ateşkes... arada bir esaret... arada bir çırpınış... arada bir laf atma... Arada bir “erkekler bizi niye anlamıyor” nidaları.... arada bir “kadınları anlamak imkansız” söylemleri...

Çözebilir miyiz dersiniz bu meseleyi?

Esenlikle,

 
Toplam blog
: 12
: 934
Kayıt tarihi
: 06.04.08
 
 

Müzik, programlama ve tasarım konularıyla ilgileniyorum. ..