Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

09 Mart '09

 
Kategori
Dünya Kadınlar Günü
 

Kadınlarımız

Kadınlarımız
 

eser:İkizlerfoto:Hüseyin Seyfi


Mutluluğu gönlünde yaşayan kadınlar, ''Çoluk çocuk hatırı için''. Dertlerini, mutsuzluğunu içine atan kadınlar.

Kadın vardır, doğuştan mutsuzdur, çevresini de mutsuz eder. Ortalığı mutsuzluğa boğar. Onun iç dünyasında hiç bahar rüzgarı dolaşmaz .Bu tiplerin çoğunun mutsuzluğu, özveriyi bilmediklerinden, tanımadıklarından olur. Bencildirler, paylaşımı sevmezler. Üstelik inattırlar, dediğim dedik grubuna girerler.

Kadın vardır, mutludur. Şansından mıdır? Becerisinden midir? Kimse nedenini bilemez.Bahar rüzgarları ile doğar, bahar rüzgarları ile yaşar.

Bir eli yağda, bir eli balda olan, bir dediği iki olmayan kadınlar. Bunların çoğu , tüm bunlara rağmen mutlu olmayan kadınlar grubuna girerler.

Aynı şeyler erkekler için de geçerlidir. Bunlardan başka daha birçok karakter çizilebilir. Mızmızcılar, dedikoducular, kıskançlar, her zaman gönlü yüksekte uçanlar, çalışkanlar, tembeller, işgüzarlar, hükmedenler, çok bilmişler gibi.

Buraya, çoğu kırsal yörelerde hala var olan, bazı yörelerde de yakın zaman içinde geçmişte kalan, kadın tipinin olağan programını gerçeğine sadık kalarak kısaca çizmeye çalışacağım;

Sabahları altı sularında kalkış. Büyük ve küçük baş hayvanların temizlik ve bakımları, çevre temizliği (Buna kapı önü süpürme denir). İneği sığıra salma. Çeşmeye birkaç kez giderek eve testi veya kovalarla elde su taşıma. Su taşırken, kış mevsiminin beyaz ayazlarında soğuktan kıpkırmızı olan kadın elleri. Sonra ateşe çay, çorba koyarak ev halkına kahvaltı hazırlama. Çocukların üstünü başını giydirme, karınlarını doyurarak onları okula, eşin işi varsa onu işe, yoksa kahveye veya köy odasına gönderme. Arkasından ortalığı derleyip toplama; bulaşık, çamaşır işleri. ( Çamaşırlar elde yıkanır.)

Mevsime göre tarla, bağ, bahçe işleri çıkar. Gidilecek arazi, yaya olarak bazen bir saat gidiş, bir saat geliş sürebilir. Tarlada çapa, bel, ekin işleme, yığın yığma, hasat yapma gibi işler olur. Sonra eve dönüş. Akşam yemeği telaşı, yine inek, koyun kuzu işleri. Evde devam eden rutin işler. Arkasından gece, çocukların tek tek yatırılması. Yatak yorgan taşınması, serilmesi, yatakların yapılması. ( Ağır yün yataklar, her biri onar, on beşer kilo.)

Bunlarla birlikte geçim sıkıntısı. Ekmek, aş ihtiyacı. Giyecek, yiyecek darlığı. Bunlara ilave edilecek o kadar çok şey var ki. Un öğütme, ekmek yapma, bulgur yapma, yani kışlık hazırlıklar.

Günde, en az on kez köy çeşmesinden eve su taşıma.

Bir de ceviz kabuğunu doldurmayan nedenlerden dolayı tekme tokat dayak yeme olağan sayılır.

Fatma Kadın, bir ömür geçirmiş, yaşı seksenine varmış, eşi yurt dışında tam otuz yıl işçi olarak çalışmış ve çoluk çocuk için birlikte dayanmışlar hasrete. Ama sonunda başarmışlar, çocukları okutmuşlar. ''Şimdi her biri, bir tarafta memur''. Fatma Kadın, ''çocukların babasını'' iki yıl önce kaybedince yapayalnız kalmış.

''Hani evlatlar, hani torunlar? Yer demir, gök bakır. Gece yarısı uyandım yapayalnız. Bir büyük ağrı yapıştı kafama. Telefon var etmesini bilemem, araba var sürmesini bilemem. Konu komşu ne yapsın? Senin derdinle uğraşacak değiller ya. Dolan dur koca evin içinde tek başına sabaha kadar. Ölsen kimsenin haberi yok. Yalnızlık yalnızlık. Arkadaş olsun diye televizyonu açıyorum . Programlar büyük bir üzüntü kaynağı. Her zaman acı, her zaman üzüntü. Televizyonlar, üzüntümüz üstüne efkar katıyor. Yalnızlık çok korkunç. Torunlar gelmez, gelinler gelmez. Evlatlardan umut kesik, canları sağolsun''.

O kadınlarımız, hastalanmaya bile hakları olmayan, sofraya, kendi kurdukları sofraya çekinerek oturan ve oradan da, yarı aç kalkan, bunlara rağmen yine de mutlu görünen kadınlarımız. Bilmem, bizleri affedebilecekler mi acaba ?

Hüseyin Seyfi

 
Toplam blog
: 498
: 1546
Kayıt tarihi
: 12.08.07
 
 

Öğretmen Okulunu ve İktisat Fakültesi Kamu yönetimi bölümünü bitirdim, eğitimciyim, İyi derecede ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara