Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ağustos '11

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

Kafaya huni

Kafaya huni
 

asır ve çınar


Pek manidar değil mi? Her geçen gün ne kadar da zormuş bu annelik derken buluyorum kendimi. Her kafadan bir ses çıkıyor. Eşim ütülü kıyafet bekliyor, Çınar anne benimle kahramancılık oyna diyor en küçüğü kan kırmızı derler ya işte o küçümen de hiç doymuyor.  

Galiba işte çalışmak en iyisiydi. En azından çayım önüme geliyordu değil mi ama ya :)) Şimdi kendi çayımı içecek fırsatı bile bazen bulamıyorum. Bu yüzden kafaya huniyi takmak üzereyim.  

Günlerim öyle dört duvar arasında uçup gidiyor işte. Uçsun uçmasına da günler uçarken de bir sürü anı bırakıyor en güzelinden. Evde hayatın tadına varıyorum. Bazen boş vermenin ne kadar da güzel olduğunu anlıyorum. Kendime vakit ayıramıyorum ama vakit ayırdıklarımın mutluluklarında yaşıyorum.  

Eskiler nasıl beş altı çocuk büyütmüşler, biz beş kardeş nasıl büyüdük şaşıyorum doğrusu? Ben iki taneyle baş etmekte zorlanıyorum. Bizler ya çok usluyduk ya da çok akıllı. Ver eline ekmeği yesin çocuklar gerisi mühim değil miydi acaba? Anneme ya da kayınvalideme söylesem bunları ‘Öyle tabi canım siz kendi kendinize büyüdünüz zaten’ diye kızarlar bana. Sonra da başlarlar saymaya‘Kızım biz kuyulardan omuzlarımızda su taşıdık sizin boklu bezleriniz için, tarladan sap saman topladık, tandırda ekmeğinizi yapmak için, nerde şimdiki gibi çamaşır makinesi elde yıkanır kaynatılırdı her şey. İyide önceden öyleymiş şimdi böyle ben ne yapayım ama değil mi? Çocuklarla baş edemediğimi söylediğimde işitirim bu lafları. Gerçi geçenlerde Çınar’ın bana yaptıklarını görün annem bana madalya takılması kararına vardı ama yine de ben abartıyormuşum.  

Biz eski çocuklar usluymuşuz şimdikiler fena hem de çok fena.  

Bizim minik fare bana diyor ki;
Anne bak seninle iyi geçinmeye çalışıyorum ama olmuyor hep kavga çıkarıyorsun.
Anne babam nerede? İşe mi gitti? Olamaz ben bugün seninle nasıl baş edeceğim?
Beni sevmiyorsun Asır’ı daha çok seviyorsun.
Anne gül bana. Ha ha ha. Anne gerçek gül diyorum. Küçük bir tebessüm. Anneeee gül diyorum ama gerçekten. Sıkıysa gülme. Kocaman bir kahkaha atıyorum öyle ikna oluyor ona kızmadığıma.
Anne diyorum ki keşke kardeş istemeseydim.
Her işi bana yaptırıyorsunuz ya.  

İşte böyle uzayıp giden replikler…  

Yok, canım isyanlarda falan değilim. Belki sıkıntılarım iki kolik annesi olmamdadır. Gıcık oluyorum bu kolik hastalığına. Gerçi hastalık değil ya neyse işte. Çok fazla da kızamıyorum çünkü burada blog yazmamın sebebidir kolik gazmanı. Zaten yakında kolik isimli bir kitap yazarsam da şaşırmayın hani ? Tecrübeli kolik annesinden sevgilerle diye imzalarım artık. Şaka canlarım. Nerde bende kitap yazacak vakti bulmak hem de daha huni alıp kafaya takacak zamanı bulamamışken.  


Güzel hem de çok güzel bu kolik gazmanların annesi olmak. Gün bitip de gece yarısı olunca her ne kadar menüsküs ağrılarımın arttığını hissetsem de iki yanımda uyuyan tatlıları görünce işte bu diyorum hayatın tadı.  

İşte hayatım Asır’lık Çınar…  

Durum bildireyim dedim geç oldu ama herkese sevgilerimle…  

 
Toplam blog
: 164
: 4548
Kayıt tarihi
: 26.03.08
 
 

Hayatı sevmek ve düzgün yaşamak isterken bulurum kendimi. Yaşamın bana verdikleriyle yetinmeye çalış..