Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ocak '10

 
Kategori
Siyaset
 

Kağıt parçalarının değeri…

Kağıt parçalarının değeri…
 

Nehrin kaynağına doğru yüzmekte ısrar ediyorsanız, nafiledir… Yorulup, [er veya geç] sırtüstü yere serileceksiniz demektir, sakın şaşırmayın... Küçük bir azınlığın çıkarlarını hak belleyip, milletin çoğunluğunu inim inim inletiyorsanız… Gelin, kulağınıza fısıldayalım: Gittiğiniz yol mafiştir, ilk tümsekte tökezleneceksiniz; sakın üzülmeyin… Eğer bir ülkenin kan dökerek kazandığı topraklarının bağımsızlığına göz dikmiş, onu her gün biraz daha kemirmekle iştigal ediyorsanız…

Sizi ilk dönemeçte otobüsten indirip, layık olduğunuz arabaya koşacaklardır… Hiç meraklanmayın… Adına gazete denen o “varaka” parçalarındaki o trajik yazınız, - Biz ve bizim gibiler… sözcükleri ile başlıyor Sonra devam eden satırlara usulca yerleştirdiğiniz sinsi korkunuz sözünüzü dinlemez oluyor ve yavaşça sıyrılıyor kınından… Ve size dedirtiyor ki; - Bizim gibiler böyle bir olaydan [“paronaya” sendromunun içine gizlenmiş olan darbe kast ediliyor] sağ çıkmaz, bunu da çok iyi anlıyorum… Zekâ ürünü bir “sezgi” belgesidir bu kâğıt parçaları, tarihi değeri vardır; iyi saklanmalı…

Türkiye’nin karanlık bir dönemine tanıklık eden önemli vesika ve belki de, psişik bir hezeyan vesikasıdır; iyi değerlendirilmeli… Tam bağımsız bir Cumhuriyet’in, sinsi ve ağır işleyen iteklemelerle, nasıl bölünme ve parçalanmanın kıyısına kadar sürüklendiğinin ibret verici öyküsünün belgeleridir bu kâğıt tomarları… İyi anlaşılmalı. Bir ünlü siyaset adamı, - Emperyalizm, kâğıttan kaplandır, demişti… O ünlü kişi, bu sözü, emperyalizmin, kaplan görünümünde olduğunu… Ama kolayca yırtılıp, buruşturularak çöpe atılabilecek zafiyetler taşıdığını anlatmak söylemişti… Ve sanıyoruz ki, yine bu eski siyaset adamı, o ünlü sözünü ederken, emperyalizmin, kâğıt/kalem sahibi, okur/yazar ama karanlık kafalı işbirlikçiler yolu ile halkın beynine zehir akıta akıta bir ülkeyi ele geçirebileceğini [de] kast etmemişti… İşte emperyalizm, kaplan imajını, kendisine hizmet eden bu kâğıt parçaları ile sağlar… Kâğıtları sıvayan, mürekkepleri ile boyayan bir “çeşit” insanların ellerine sıkıştırdığı “bir/şey”lerle sağlar… Kendisine tabi olan işbirlikçilerinin “evet efendim, sepet efendim” söylemleri ile sağlar…

Bu “özgün” ruhlu işbirlikçiler, o derece sinsi, o ölçüde korkak ve ruhsuzdurlar ki… Akşam karanlık bastıktan sonra sokağa çıkmaktan, halkın en küçük bir kıpırdanışından ve aydınlık düşüncenin kitlelere azıcık yayılmasından ödleri patlar, ciğerleri yırtılır, dünyaları kararır… Sürekli olarak gündemde tutmak istemelerine rağmen bir türlü bekledikleri etkiyi yaratamayan ve sadece birkaç itirafçı tanık aracılığı ile ispat edilmeye çabalanan, ama “göl bir türlü maya tutmadığı için, ” sürekli olarak değiştirilmek zorunda kalınan senaryolar eşliğinde kamuoyunun huzurunu kaçıran ve toplumun güven duygusunu kemiren bu kargaşa ortamı… Ve bu hukuk tanımaz gidiş ve ülkeyi parçalanma noktasının eşiğine kadar getiren bu tehlikeli tırmanış nasıl durdurulacaktır?..

Laik Cumhuriyet’in en değerli kurumlarına yönelik saldırılar nasıl önlenebilecektir? Sağduyu ne zaman avdet edecektir? Kamu düzeni tekrar emniyet, güven ve istikrar sağlayan niteliğine ne zaman tekrar kavuşacaktır? 2010’a milletçe işte böyle alaca/karanlık bir ortamda giriyoruz… Bütün bu kargaşa ortamından bıkmış, yılmış bir halk ile… Ve bütün bu olup bitenleri kanıksamış bir kamuoyu ile… Tepkisi sınırlı, ufku darlaştırılmış örgütsüz bir toplum ile… İşte, ülkeyi bu noktalara getirenlerin yararlandığı ve kendileri için uygun bir zemin olarak belledikleri unsurlar bunlardır. Türkiye halkı, demokratik haklarına sahip çıkarak, hukuk devleti ilkesine sıkı sıkıya sarılarak, Cumhuriyet devrimlerini koruyabilecek ve ülkeyi bu dar ve karanlık dehlizden aydınlığa çıkartabilecek midir?.. Gün, hukukun yeniden egemen olması için, tam bağımsız ve demokratik milli devletin, tekrar en yüksek bir ülkü haline dönüştürülmesi için, Atatürk ilkelerinin “ilelebet payidar “ olabilmesi yönünde mücadele günüdür. 2010 yılının her günün bu yöndeki mücadelenin zafere doğru sağlam adımlarla yürüdüğü günler olması dileğimizi taze ve canlı tutuyor, yeni yılınızı kutluyorum… http://www.soruyusormak.com/ http://www.dnm-ler.com/

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..