Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Kahraman sanatçı Fazıl Say

Kahraman sanatçı Fazıl Say
 

Sanatçılar kolay yetişmiyor. Hele dünya çapında bir sanatçı yetiştirmek elbette kolay bir iş değil. Ünlü piyanistimiz Fazıl Say bunlardan biri. Türkiye’de gereken ilgiyi görüyor mu, doğrusu bilemiyorum. Hayranları çok, fan kulübü de var ama, genel anlamda Türkiye bir piyaniste gereken önemi gösterecek bir olgunlukta değil.

Belki henüz Batı müziğine olan yakınlığımızın yetersiz oluşu, belki Batı müziğini iyi anlayamayışımız, belki de sanata değer verecek ekonomik imkanlardan yoksun oluşumuz bunun sebebi…

Ak Parti iktidarı öncesiyle sonrası arasında Fazıl Say’ı sevenler açısından bir değişiklik olduğunu sanmıyorum. Ancak sanatçı kendisinin iktidar tarafından sevilmediği gibi bir komplekse kapılmış. Siyasi görüş olarak da iktidarın karşısında bir yerde olmalı ki, yurt dışında yöneticilerimizi eşleri türbanlı olduğu için eleştiriyor ve şikayet ediyor.

Herkesin demokratik haklarını son noktasına kadar kullanmasından yanayım. Hele bu ortam varsa, neden olmasın? Fazıl Say sanatıyla olmadığı kadar iki gündür gündemde siyasi demeçleriyle duruyor. Ülkeyi terk etme tehdidiyle başlayan tavır, giderek daha da karmaşık bir siyasi yapıya bürünerek devam ediyor.

Bugünkü gazetelerin bazıları yine Fazıl Say’ın ağzından bir cümleyle manşetlerini hazırlamışlar: Radikal “Teslim Olacak değiliz” Cumhuriyet “Teslim Olmayacağız” ve Posta “Teslim Olmayız” başlığıyla haberi manşetten vermişler.

Başlığa bakınca insan zannediyor ki, darbeyle iktidarı ele geçirmiş bir hükümet, sanki Fazıl Say’a ve bu bağlamda sanatçılara karşı, yasa dışı, antidemokratik, insan haklarına aykırı özel bir tutum sergiliyor. O da kahraman bir sanatçı olarak hayatı pahasını kendini ortaya atıyor.

Ortada böyle bir durum olmadığını hepimiz biliyoruz. Belki bazı çevreler, Ak Parti iktidarına karşı demokratik platformda yapamadıklarını bir sanatçının dillendirmiş olmasından dolayı, taraf olmakta beis görmüyorlar ama, doğruya doğru, eğriye eğri diyemediğimiz müddetçe, demokrat da olmayız, insan da olamayız.

Fazıl Say’ın ülkeyi terketme restine karşı, Cumhurbaşkanı ve Kültür Bakanı gereken cevapları verdiler. Buna rağmen Fazıl Say’ın “Teslim olma, ya da olmama” fantezisinin neler içerdiğini doğrusu ben merak ediyorum.

Teslim olmak, zorla yaptırılan bir şeye karşı mücadeleden vazgeçmek anlamına gelir. Fazıl Say’a zorla yaptırılan şey acaba nedir?

Dikkatimi çeken bir ayrıntı daha var ki, insana bu konuda Basın’ın ihmali veya kötü niyeti olduğunu düşündürüyor. Say’ın kullandığı cümle şöyle: “Eğer günün birinde karanlık güçler ulusal değerlere ve Cumhuriyetimize hayat hakkı tanımazsa teslim olacak değiliz.”

Ulusal değerlere ve cumhuriyete karanlık güçlerin hayat hakkı tanımaması durumunda, aramızda teslim olmayı düşünen kaç kişi var? Bu milletin hiçbir ferdi böyle bir durumda elinden geleni yapmaktan çekinmez. Zaten bu gerçek bilindiği için de kimse böyle bir şeye yeltenemez.

Bir şarta bağlı olarak söylenmiş bu sözün içinden sadece üç kelimelik bir cümleyi manşet yaparsanız, anlam oldukça farklı bir hale geliyor değil mi? Gazetelerimiz bunu haber okunsun diye mi yapıyorlar, yoksa…

*****

Hatırlarsanız Alanya’da bir Alman genci, 13 yaşında bir İngiliz kızına cinsel tacizde bulunmuştu. O günlerde bu konu epeyce tartışılmıştı. Kız isteyerek mi bu gençle yakınlaşmıştı, yoksa ortada bir zorlama mı vardı.

Olay mahkemeye intikal etti. Türk yargısı, ülkemizde işlenen bu suçla ilgili yasaların gerektirdiği şekilde olaya müdahale etti.

Cinsel tacizi yapan bir Alman. Tacize maruz kalan bir İngiliz. Fakat olayla ilgili suçanan ülke Türkiye… Olayı bu kadar karmaşık hale getiren şey sizce nedir? Herhalde Türkiye düşmanlığı… Başka bir sebep insanın aklına gelmiyor.

İşte bu Alman vatandaşı Marco, sonunda tahliye edilmiş. Ancak bu şekilde her şey gülük gülistanlık olmuş değil. Takvim gazetesi “Sapığa Vip” başlıklı haberinde, tecavüzcü Alman gencinin serbest kaldığını, ülkesine özel uçakla gidip limuzinle karşılandığını yazıyor ve ekliyor: Yeni bir Gece Yarısı Ekspresi geliyor.

Çünkü Alman gençle RTL anlaşmış. Şimdiye kadar Türkiye aleyhine konuşturdukları Marco’ya bundan sonra neler söyletecekleri belirsiz. Haber Akşam gazetesinde “Karardan Önce Uçak Geldi” başlığıyla yer almış. İngiliz kızı tacizden yargılanan Marco serbest bırakılmadan önce onu Almanya’ya götürecek özel uçağın alanda hazır bekletilmesi, yoksa siyasi baskıyla mı bırakıldı, tartışması yarattı, diyor.

*****

Fransa’nın yeni Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin Türkiye aleyhtarlığı baştan beri biliniyor. O da kimseyi mahcup etmek istemezmiş gibi bu tavrını sürdürmeye devam ediyor.

Son olarak Lizbon’da Türkiye’nin AB üyeliğine ilişkin en basit hatırlatmalara bile tahammül edemeyen Sarkozy’nin Türkiye karşıtı bu tutumu Başbakan Erdoğan’a soruldu. Başbakan’ın bu konuda söylediği iki ayrı şey de manşet oldu.

Birincisi sayın başbakan Sarkozy’nin aleyhinde bir şey konuşmuyor. Star gazetesinin manşetine göre başbakan “Sarko’ya sözüm Var Konuşmam” diyor. Ne kadar ilginç değil mi? Bu bir devlet adamlığı dürüstlüğü diye düşünüyorum.

İkincisi ise Sabah gazetesinin manşetinde yer alan haber: “Kimsenin 10 Yılı Garanti Değil” Başbakan, AB Sürecinde Sarkozy’nin etkisinin geçici olduğunu ifade ederek, bugün burada olanlar yarın başka yerde olabilir, diyor. Bu da bana doğrusu çok anlamlı geldi. Bakalım ileride neler olacak ve kim haklı çıkacak…

*****

Yeni YÖK Başkanıyla ilgili kirli çamaşır arayışları devam ediyor. Meğer Prof. Özcan Malezya’da da bulunmuş.


Başbakanın ve cumhurbaşkanının kendisini uyardığını hatırlatarak, bakkalın bile aynı tavsiyelerde bulunduğunu anlatan Özcan, Akşam gazetesindeki habere göre “Malezya Geçmişim Gururum” demiş.

Malezya’daki İslam Üniversitesi’nin kurucuları arasında Türkiye’nin de bulunduğunu hatırlatan Özcan, şimdi Türkiye’nin bu üniversiteyi tanımamasını da eleştirmiş.

*****

Bugün ve Güneş gazetelerinde manşet konusu aynı. Kredi kartıyla yaptığı harcamaların altından kalkamayanların yaptığı cambazlıklar... Ödenemeyen kartların % 100’leri bulan faizi karşısında finansçıların bile aklına gelmeyecek yöntemler bularak durumu idare etmeye çalışan vatandaşların durumu Bugün gazetesinde “Paraya Sıkışınca Yeni Cinlikler” başlığıyla anlatılmış.

Taksitle aldıkları malları nakite çevirip borcunu ödemeye çalışanlardan tutun da, mal almadan almış gibi gösterip kredi kartından ekstra çektirenlere kadar akla hayale gelmeyen yollarla nakit para bulup kart taksitlerini ödemeye çalışanların durumu Güneş gazetesinde de “Borç cambazları” manşetiyle anlatılmış.

*****

Gazetelerdeki diğer manşetler de şöyle:

Milliyet: “Reform Mağdurları” Sosyal Güvenlik Kurumu çocuk yaş üst sınırını 21’den 16’ya düşürünce doğumsal kronik hastalıklar nedeniyle çocuk servislerinde tedavi gören hastalar açıkta kaldı.

Zaman: “Yabancı Hukuk Şirketleri Isparta’ya akın Etti. Ailelerin Kafası Karışık” Isparta’daki uçak kazasının ardından üç yabancı hukuk şirketi Türkiye’ye geldi. Davaya müdahil olmak isteyen şirket temsilcileri mağdurlara milyonlarca dolarlık tazminat va’dediyor. ABD’de yaygın olan bu sistem bazı hukukçuların tepkisini çekerken ölenlerin yakınları kime inanacağını şaşırdı.

Yeni Şafak: “İtirafçı Değil, yeni Hayat” Hükümet itiraf şartının gurur kırıcı olduğu eleştirilerini dikkate alarak terör örgütünün çözülmesi için dağdakileri itirafa zorlamayacak. Formülün adı yeni hayat.

Vatan: “Oynatmaya Az Kaldı” İstanbul trafiği artık ruh sağlığımızı bozuyor. Her iki kişiden biri yolda en az 45 dakika harcıyor. Eskiden belli saatlerde yaşanan tıkanıklık artık bitmek bilmiyor.

Türkiye: “Halkın sevgisi En Büyük Ödül” Emine Erdoğan, Sosyal dayanışmanın gelişmesi toplumdaki kaynaşma açısından çok önemli. Halkın mutluluğu ise en anlamlı karşılıktır, dedi.

*****

İkinci başlıklarda ilginç bir haber var. Schumacher’i hepiniz hatırlıyorsunuz. Formula-1’in unutulmaz pilotu… İtalya’da uçağa yetişmek için az zamanı alan ünlü yarışçı bir taksiyle havaalanına yetişmeye çalışıyor.

Şansına da direksiyonda bir Türk şoför var. Zamanında yetişemeyeceğini düşünen Schumacher, çareyi taksiyi kendi kullanmakta buluyor. Ne var ki yasalara göre bu suç olduğu için başı belaya giriyor. Hürriyet gazetesi “Uçağa Yetişti Ama Başı derde Girdi” başlığıyla haberi vermiş.

Taraf: “Silahların Çekip Girdiler” Gaziosmanpaşa, Ümraniye ve Cevizli PTT şubeleri soyuldu.

Cumhuriyet: “MHP’den Türbana Destek” Parti temsilcileri YÖK Başkanı Özcan’ın türban yasağı konusundaki görüşlerine katıldıklarını açıkladı.

Star: “Ölüm Tarifesi” Isparta’daki uçak kazasında ölenler statülerine göre tazminat alacak. Öğrenci için 300 bin, Prof. İçin 6 milyon dolar. Bu haber daha önce başka gazetelerde çıkmıştı.

*****

Fanatik gazetesi Beşiktaş’ın transfer listesinde bulunduğunu söylediği “Vassel”i manşet yapmış.

Fotomaç gazetesi ise ara transfer döneminde Fenerbahçe’nin “Benjani” ile ilgilendiğine dikkat çekiyor.

Bugünlük de bu kadar. Yarın yeniden birlikte olabilmek umuduyla…

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..