- Kategori
- Şiir
Kahverengi

Dokunma…
Elleme…
Bölme parçalama uykularımı
Yıkımdan yeni çıkmış bir ummanın
Yorgun neferi yüreğim.
***
Yıldızlara bakma.
Dayanamam!
Baktığın yere çıkagelirim.
Oysa ben son biletimi
Çıkar sokağı olmayan
Kahverengi bir limanda yitirdim.
***
Yeni pencere yok artık gökyüzünde.
Bilirsin…
Bütün pencereler bildik
Bütün pencereler tanıdık bu sokakta.
Aynı göğe açılır
Ayrı pencerelerden de olsa.
Önce mavi bir ışık
Sonrası…
Sonrası bildik tanıdık hüzünler.
Sonrası kara bulutlar.
Sonrası yağmur, fırtına, kar, boran.
Sonrası karabasan.
Arif Ahmet ne güzel demiş.
Asfalttan yürüsün Aralık sonrası.
***
Hüzünler devşirme hüznümden
Hüzünlerini çoğaltmana dayanamam.
Sen sevinçler biriktir yine de gülüşlerimden.
***
Dokunma…
Gezinme yüreğimin.
En kuytu
En derin
El değmemiş dehlizlerinde.
Daha bulutlar bile aralanmamış
Iramamışken gökyüzümden.
Yağma üstüme
Gün yağmuru gibi…
***
Kesme yolumu.
Cenneti anımsatan
Hanımeli kokunla.
Baştan çıkarma şu deli yüreğimi.
Maviler serpiştirme
Solgun, yorgun lacivert akşamlarıma...
Ben o sevdanın sokağından
Henüz döndüm.
Maviler benim…
Çocuk gözlerim.
***
Sarınma, tutunma sakın bedenimin
Küfe durmuş kahverengi bakır tellerine
Leylak rengi sevinçlerle
Bayram yerine çevirme.
Hepsi bildik tanıdık ama…
Çok uzaklarda kalmış
Sevinçler şimdi bana.
Ve biliyor musun?
Yalnızca güneşte parlar onlar.
Bildiğim en son güneş ise
Çoktan kirlenmişti.
***
Dedim ya...
Ben anahtarımı
Koyu kahverengi bir limanda yitirdim.
Ve…
Henüz görülmedi,
Keşfedilmedi.
Hangi rengi katarsan kat içine
Kahverenginin maviye çevrildiği!...
Aynur Sarıkaya
24 Mart. 2008 Pazartesi.
Zaman dünkü vakit.