- Kategori
- Deneme
Kalabalıklar ve yalnızlık

Bu benim kedim
Gün bitti, bak akşam oluyor ve her yer insanlarla dolmaya başlıyor.
Nasıl da hızlı hızlı yürüyorsun kovalayan biri var gibi. İş dönüşleri senin için en güzel saatler ama kalabalıkta çok zor. İnsanların arasından geçerken mutlaka geçmeleri için onlara sen izin veriyorsun . Neden mi? Herkes seni görmemiş gibi davranıp yoluna devam etmek istiyor ve bu arada sana çarpıyorlar, en çok bundan şikayetçisin, eminim.
Nasıl bir koşuşturma, nasıl bir telaş anlayamıyorsun bunu. Acaba onlarda senin gibi rahatlamak için evlerine mi koşuşturuyorlar, yoksa başka bir yerlere yetişmeye mi çalışıyorlar yoksa birilerini bekletmemek için mi böyleler, Anlayamıyorsun değil mi?
Acele etmenin senin için önemli olmadığını biliyorum. Yetişmek istediğin bir yer ve bekletmek istemediğin birileri yok. Sadece evine gidip kendini dünyadan dışlayarak birkaç saat geçirmek istiyorsun çünkü tek başına huzuru sadece evinde bulacağına inanıyorsun.
Önce bakkala uğruyorsun her akşamki gibi, anahtarını daha bakkala girer girmez çıkarıyorsun aceleyle bir iki şey alıp hemen oradan ayrılıyorsun.
Hemen asansöre binip kimseyi beklemeden eve girmek istiyorsun.
Evet; evindesin ve ayakkabılarını çıkarıp seni karşılayan kedini usulca okşuyorsun, onunla konuşmaya başlıyorsun. Bir süre sonra elinde sürahi çiçeklerini sulamaya başlıyorsun ve onlarla da konuşuyorsun.
Gün boyu çalışıp çok az konuştuktan sonra bu konuşmalar sana iyi geliyor ve onun için evine bir an önce gelmeyi istediğini çok iyi anlayabiliyorum.
Ama yaşam hepimiz için devam ediyor, koşuştursak da koşuşturmasak da.
Mutluluğu sadece yalnız olduğumuz da değil, kalabalıkların arasında da bulabiliriz. Bunu anladığımız zaman gerçekten eve gitmek için koşmayacağız, sadece kedimiz ve çiçeklerimiz ile konuşmak bize yeterli gelmeyecek.
O zaman kalabalıkların arasında da kendimizi huzurlu ve mutlu hissedebileceğiz.