Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ekim '06

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Kanada'dan İstanbul'a denizaşırı hayaller

Kanada'dan İstanbul'a denizaşırı hayaller
 

2001 yılının ikinci yarısı, iki senedir Kanada’dayım. Yaz okuluna katılmak için memlekete dönüşü bir sene erteliyoruz: ben ve iki ev arkadaşım. Sıkıntıdan erken kalkıyorum ve buzdolabına yöneliyorum fakat nafile. Zaten umutsuz bir arayış fakat şansımı denemek istiyorum. Alakasız şeyler var içinde: bir soğan, peynire benzeyen bir ''şey'', sidik gibi kola, arka taraflarda kafa yaracak kadar taşlaşmış birkaç dilim ekmek ve ''ha bozuldum ha bozulacam'' gibi duran süt şişesi.

Sürekli dışarıdan yiyince dolap da öksüz kalıyor böyle. Dolap isyan etmekte haklı fakat şu an için yapacak bir şey yok. Dolabı kapatıp isyanıyla başbaşa bırakıyorum. Hemen bir çay demliyorum kendime, caddeye bakan kanepeye oturup dışarıyı izlemeye başlıyorum.

Bütün yıl iğrenç havası olan Kanada (çoğu zaman yaz da dahil) bu sene Türkiye’ye gitmeyişimizin şerefine inat yapıp güneşli yüzünü gösteriyor. Ev arkadaşlarım uyanıyor. Herkes sırayla buzdolabını açıp kapatıyor ve yemeye değer bir şey olmadığına karar verince çay doldurup kanepeye oturuyor. Önce kısa bir sohbet ediyoruz, sonra sessizlik. Kimse sabahın bu saatinde kafa şişirmek istemiyor hele bir de açlık varken. Evde o kadar koltuk olmasına rağmen üçümüz de aynı kanepeye oturmuşuz, elimizde çay, dışarıyı seyrediyoruz. Çay da çok güzel fakat bir, iki, üç derken taş gibi oturmaya başlıyor mideye. Arkadaşlara bakıyorum, kimse yemek konusunu açmıyor. Tıkasın diye dördüncü bardak çayı doldurmaya gidiyordum ki camdan içeri öyle güzel bir güneş ışığı girdi ki adeta fotoğraflık. Hemen sigaraları tutuşturuyoruz bu güzel havanın şerefine.

Evin içi dumandan Tarkan konserine dönüyor. Kapı pencere kapalı, kendini zehirleyen üç salak. Bu sırada kapı çaldı, postacı amcam benim adımı söyledi ve ufak bir paket uzattı. İmzayı atıp kendisini postaladıktan sonra paketi açtım: Teoman’ın Gönülçelen Albümü. Gönderen: Sevgili Annem. Arkadaşım elimden cd’yi kaptığı gibi müzik setine koydu. Hemen çayları tazeleyip dinlemeye başladık. İstanbul’da Sonbahar diyo Teoman, herkes camdan dışarı bakıp İstanbul’u görüyor. Sonra şarkı tekrar çalıyor, tekrar, tekrar ve bir daha… Ta ki odanın içindeki ışık yok olana kadar. Tabi açlığın da etkisiyle herkes kendine geliyor. Şimdi nerede o şarkıyı dinlesem arkadaşlarım geliyor gözümün önüne. Dünyanın bir ucundaki kanepelerinden İstanbul’u izleyen üç kafadar… Bazen güzellikler dışardan çok daha net görünüyor, belki de herşeyin değerini bilmiyoruz. O an Beyoğlu’nda doya doya gezmek istiyorum. Tadını çıkara çıkara…

 
Toplam blog
: 128
: 1989
Kayıt tarihi
: 03.10.06
 
 

Gözlerini kapat ve düşün: bir cümle kaç kişide farklı etki yaratır? Birbirimizi anlamanın gittikçe z..