- Kategori
- Güncel
Kanal-6 yayına başladı

TRT-6 Yayına başladı
Dün(1 Ocak 2009) Başbakan Erdoğan, Kürtçe yayın yapacak TRT-'6'nın açılışını, Kürtçe "Hayırlı olsun"diyerek resmen başlattı ve konuşmasını, yine Kürtçe olarak "Yeni yılınız kutlu olsun" diyerek bitirdi.
Böyle bir kanala "ihtiyaç var mıydı, yoksa yok muydu?" diye sorulabilir ve tartışılabilir. 6 yıl önce bu konuda bir şeyler yazmış bir kişi olarak düşüncelerimi sizlerle paylaşmak isterim.
2003 YILINI HATIRLIYORUM ŞİMDİ...
Siyasal ve toplumsal gündem, 2003 yılında, bugünkünden ne kadar farklıydı... ABD'nin Irak'ı işgali ve Türk ordusunun Irak'a gönderilip gönderilmeyeceği tartşılıyordu. Bu hengame arasında Güneydoğu Anadolu'da da etnik kökenli kültürel gelişmeler oluyordu.
Özellikle Diyarbakır'da kitapçıların vitrinleri çok sayıda Kürtçe basılmış kitaplarla doldurulmuş; Kürtçe şarkı kasetleri satılmaya başlamış; Kürtçe öğreten kursların açılması için girişimler olmuş; kendilerini Kürt hissedenlerin bir kısmı, isimlerinin Kürt isimleriyle değiştirilmesi için mahkemelere başvurmuştu.
O sıralarda, bir günlük gazetede yazmış olduğum bir yazıda, "Avrupa Birliği Genişleme Stratejisi'nin(İlerleme Raporu) açıklanmasından önce hükümetin, bu gelişmeleri bilinçli bir şekilde gözden kaçırmış olduğu ve bir kısım medyanın da kendi yayın stratejisi doğrultusunda, hükümetin bu tavrına uydukları söylenebilir" şeklinde bir görüş dile getirmiştim.
O sıralarda, bu raporun Türkiye ile ile ilgili bölümlerinin en çarpıcı yanlarından biri de "Kürtçe eğitimin yapılması yanında Kürtçe'nin yazı diline dökülebilmesi için "Q, W ve X" harflerinin, bir şekilde alfabeye(abece'ye) dahil edilmesi isteğiydi".
Bu konudaki yorumum ise o sıralarda "Bütün bunlar, dil ve kültür aracılığıyla bölge halkında 'ulusal bir kimlik' oluşturma gayretleridir" şeklindeydi.
Resmi dilin dışında, insanlarımızı anadillerini konuşmasında ben bir sakınca görmüyorum. Ancak, ülkemizde, demokrasi kültürünün tüm kurum ve kuralları ile henüz yaşama geçirilemediği için bazı endişelerim var.
ENDİŞELERİM...
Başlangıçta muhayyel olarak görülen "Kürt kimliği", bugün toplumumuzun büyük bir kısmı, hatta ülkemizin en üst düzeydeki yönetici ve bürokratları tarafından bile bir "realite" olarak kabul edildiği bilinmektedir.
"Anyasal vatandaşlık" ya da "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı" kavramı ile bu realite, bir "alt kültür" varlığı olarak toplumsal ve kültürel yapımız içinde yavaş yavaş yerini almıştır. Kürtçe yayın için bir televizyon kanalı açılması da bunlardan biridir; ama en önemlisidir.
ENDİŞEM ŞU...
Kürt kültürü açılımı konusundaki endişem: İnsanın temel hak ve özgürlüklerine dayanan ve tamamen demokratik bir istek olan "kimlik seçimi" ve bu kimliği bir kültür tabanına otutarak geliştirmek için yapılan "kültürel açılımlar", "kültürel çeşitlilik" boyutunu aşarak, toplumun bütününden kopup yabancılaşmaya ve ayrılmaya yol açması ve de hukuksal bir temele oturtulup siyasal sınırların tartşıldığı bir durum yaratılmasıdır. Endişem özetle, kültürel kimliğin, siyasal kimliğe dönüştürülmesidir.
DİKKATLİ OLUNMALI...
Yakın geçmişimizde bunun örneğini gördük. Bazı demokratik hak ve özgürlükler amacından saptırılarak, kültürel alandan siyasal alana aktarılmış ve "Türk-Kürt Federasyonu"nun tartışılması gerektiği dillendirilmiştir.
Bu nedenle, devlet ve hükümet yöneticileri ve gerçek aydınlar, yazarlar, etnik kökeni ne olursa olsun tüm ülke halkı, şimdiye kadar yapılan yanlışlardan ders almalı; birlik ve braberliğimizin bozulmaması için ellerinden gelen gayreti ve özveriyi göstermelidirler.
cdenizkent