- Kategori
- Gezi - Tatil
Kankayla İstanbul turu

Gülhane Parkı
Alo ? Arkadaşım kankam nasılsın ? İşler nasıl ? Ya işin yoksa müsait isen bu hafta buluşalım mı ne dersin ?
- Tabi kankam neden olmasın ? Ne zamandır görüşemiyorduk zaten. Şöyle bir İstanbul turu yapalım senle ne dersin ?
Vallaha süper olur kankacan. Yarın buluşalım. Ama nerede buluşalım ?
- Sen metrobüsle İncirli'ye gel ben de oraya geleyim oradan da nereye gitmek istersek geçeriz.
Tamam anlaştık kankam görüşürüz yarın.
- Görüşürüz canım.
_ Ertesi Gün _ . . . .
İnsan güzel dost sahibi olunca her yer güzel oluyor. İlk önce İncirli'den Metrobüs ile Kadıköye geçilir. Orada Simit Sarayı'nda Teoman'dan Paramparça eşliğinde sabah kahvaltısı bir güzel yapılır. Oradan çıkılıp Üsküdar'a gitmeye karar verilir ve haydi bakalım orada bol bol fotoğraf çekeriz diye sarı Üsküdar dolmuşlarına binilir. Orada çok komik bir dialoga şahit olunur.
Müşteri : Şöför bey dolmuşa binenler bizim arkamızdaydı neden onları bindiriyorsunuz önce ? Aaa ama ....
Şöför : Bana ne ablacım sırana sahap olsaydın ben mi takip etçem senin sıranı Allah Allaaaaah ! Geç işte bin arkadaki dolmuşa . Dolmuş mu yok sana koca Kadıköy'de ?
Akabinde. . .
Üsküdar'a varılır. İnilip meydandaki parkta kurulmuş olan tarih resimleri sergisindeki siyah beyaz fotoğraflara bir göz atılır. Kurtuluş savaşında yüce kadınlarımızın ne kadar vefakarca canlarını dişlerine taktıkları hatırlanır ve dualarımız eksik edilmez. Nam-ı Diğer Pembe Hatun'un savaşçı ruhu bize ders olur. Yeni aldığım fotoğraf makinasıyla ara sokaklardaki dik ve uzun merdivenlerde fotoğraf çekilir. Çekimlerde güzel manken kankamız zevkle kadraja alınır. Oh ne güzel olunur. Üsküdar'dan vapurla Eminönü'ne geçilir. Yolculuk esnasında martılara simit yerine çantamdaki pizza parçasından parça pınçık lokmalar atılır. Ve martılar yanımıza gelince kadraja harika enstanteneler alınır. Denizin maviliği içinize dolar .
Eminönü'nde inilir ve tekrar Simit sarayı'na gidilir ve ağzımızı tatlandıracak birşeyler yenir. Orada da fotoğraflar çekilir. Galata kulesi baş parmak ve işaret parmağınızın arasında küçücük kalır gibi olur. Bir martının suya kafasını eğip birşeyler aradığı fark edilip mükemmel bir kare yakalanır. Orada yazar abimiz ve usta fotoğraf uzmanı Muzaffer bey anılır. Milliyet blog hakkında kısa bir sohbet yapılır. Blogun artık eskisi kadar rağbet görmediğinden ve yazar dostlardan söz açılır. Daha sonra yürüyerek Gülhane Parkı'na geçilir. Kısa bir yürüyüşün ardından parkın giriş kapısından adımlarımızı içeriye atar atmaz o muhteşem renk cümbüşünün ahengine aşık olunur. Kal gelir, aklınız başınızdan gider. Sanırsınız ki Hollanda'ya geldim de burası da laleler cenneti. Sarının arzulu süzülüşü , beyazın asaletli kokusu ve pembeyle kırmızının çekici görüntüsü sizi oraya çivi gibi sabitler kalırsınız. ,
Papatyalar da saçınıza tac olur ve kraliçe olur güzel kankanız. Ne muhteşem bir görüntü. Her yer turist kaynıyor. Eğer bol bol turist görmek ve üstün ingilizcenizle bir lisan antremanı yapmak istiyorsanız Eminönü'nden Ayasofya'ya kadar yürüyünüz efendim. Yararlı olacaktır. Mesela bir Makedonyalı turist çift Gülhane Parkı'ndaki güvenlik görevlisine Taksim'e nasıl gitmemiz gerekir diye sorar. Görevli kem küm eder, hönk ! diye kalır orada ve biz yanlarından geçerken bize bakar o süper soruyu sorar.
- Pardon bakar mısınız ? İngilizceniz var mı ben pek beceremiyorum da ?
__Ooo tam adresine geldiniz . Ben şakıya şakıya ingilizcemle yardımcı olurum onlara. Come on please. Biz size anlatırız sevgili Makedon insanlar. Şimdi going on the road all together. Let's go please. Where are you from ?
- I am from Maçedonıa.
___Maçedonıa ? Makedonya olmasın o ?
- Yes yes Makedonia. ( gülümser )
__Take this station. Off after 2 stations. After the show whom you ask. See you later. Nice to meet you.
Kankamla artık ayrılmamızın vakti gelir. Sanırım turistlere yardım ettiğimizden dolayı bol bol yurtdışı sevabı kazandık. Kankam da üzülerek veda eder bir daha görüşmek üzere.
İstanbul o kadar harika bir şehir ki dostlar; 1 ay aralıksız gezseniz yine de bitiremezsiniz doyamazsınız. Ben şehrimi çok seviyorum. Yaşasın İstanbul ! Kankam seni daha çok seviyorum....
Buradan sana sesleniyorum ey sevgili kankam dostum arkadaşım. İyi ki varsın , iyi ki seni tanımışım. İstanbul bizden çok memnun kalmış bana söyledi. . .