Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

11 Ocak '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kar yağdı ondan...

Kar yağdı ondan...
 

google


Nasıl da güzel yağıyor kar!... evdeyim ya, sorun da yok, bi seyretmesi...

Arada mutfak penceresinden dışarı bakıp düşünüyorum... hayatın yaşanası olduğunu; yazı yaz gibi, baharı bahar, kışı da kış gibi yaşadığımız için ne kadar şanslı olduğumuzu... değişen ve özlenen mevsimleri... uzayan günü... günlerin getireceklerini... sızılı bir umut, sızılı bir hüzün yüreğimde... karın yağışını, çocukların biraz evvel neşeyle yaptığı, kalın kaşlı  kardan adamı, yaprakları karla ağırlaşmış çamları, site lambalarının üstüne şapka gibi yığılan karı seyrediyorum...

Buradan kar, huzurla yağıyor... emektar kuşlar, saçaktan saçağa, pencere kenarlarından balkonlara uçuşuyor... arada, çamın en tepe dalında bir serçe, nasıl korkusuz ve sevimli... biraz ince bulgur ıslattım, şimdi balkona koyacağım kuşlar için... bütün yiyecekler kar altında kaldı... bir güvercin balkona kondu, bakınıyor... yok bir yiyecek ne yazık!  şimdi koyacağım güvercincik, merak etme!...

****

Yiyeceği görmediler daha!... bekliyorum bakalım kalabalık mı gelecekler itişe itişe?...

İşte!... biri gördü! hayır, gitti!... nasıl görmez?!...... aha! geldiler!...

Şimdi dört taneler... beş oldular... altı... biri hiç kıpırdamadan önündeki yemi yiyor, hatta diğerleri de... biri var ki, o sürekli dolaşarak, ayaklarına bulgurlar yapışarak, yeni yerlere koşarak yemeğe devam ediyor... arayarak... tatmin olmayarak... yedi oldular... o hâlâ dolaşıyor... durduğu yerde o kadar çok yiyecek varken, başka yerdekinde gözü... başları yorulmaz mı, sürekli yukarı aşağı?... yerken kuyrukları nasıl da titriyor... sekiz ve dokuz... arada şakalaşmaya veya birbirlerini gagalamaya başladılar... yiyecek mi azaldı, karınları mı doydu, yenilerinin gelmesine mi bozuldular?... bir bir yediklerinden, yemek bir türlü bitmiyor... gerçi ben de bir hayli fazla hazırlamıştım ama... yorucu bunların karın doyurması... biri doydu mu ne, çevrede dolanıp gurkluyor, sıkıldı herhalde, bak yine döndü diğerlerinin yanına... dolandı geldi zaar... hah, didişmenin sebebini anladım galiba... sonradan gelenler daha aç olduklarından, yemek de azaldı, eskileri kovalıyor yeniler... arada yazdığım için hangisi kim, kaçırdım bak... belki karnı doyan aşk yapmak isteyip diğerine sataşıyor, o ise aç olduğundan, "beni meşgul etme, aşkın sırası değil, karnımı doyurmam lazım önce!" diye kovalıyordur onu?... heyy, bunlar yemek arası öpüşüyorlar!... pembe pençeleri gri tüylerini şenlendiriyor...

Yazmaya daldım, gitmişleeerrr!... daha yiyecek var halbuki... yani tek tük... onu da hiç biri istemedi demek... belki başka bir yiyecek belirmiştir ufukta? belki cazip bir yemek kokusu gelmiştir burunlarına?... belki melki, gittiler işte!...

Biraz da ekmek ıslatıp koyayım balkona... bu kar daha yağacağa benzer...


Not: İtiraf etmeliyim ki, Oğuz Aral'ın güvercinler için dediği gibi, "kanatlı fareler" beni yazın deli ediyor, camı balkonu pisletip... Fakat kışın, kar yağınca, herkesten önce ben besliyorum! Can, ne de olsa... Beslemesem de gitseler ya yaza! Kıyamıyorum kıyamiyorum işte!...


 

 
Toplam blog
: 33
: 3988
Kayıt tarihi
: 07.06.09
 
 

İyi bir okurum. ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara