- Kategori
- Öykü
Kara lastik
Yılların biriktirdiği düşüncelerle ağırlaşan başını yastığa koydu. Hemen uyuyamayacağını çok iyi biliyordu. Ne zaman yatağa girse yoğun bir iç hesaplaşmanın zehirli kıskacında bir o yana bir bu yana döner, sabaha karşı ancak uyuyabilirdi.
Lime lime olmuş bir kara lastik silüeti dolanıp duruyordu ruhunun katmanlarında. O zamanlar ne kadar huzurlu olduğunu hatırladı. Huzur, kara lastiğin yırtıkları oranında azalıp çoğalan bir olguydu sanki...
Yeni ayakkabıları vardı artık. Kendisini ortadan kaldırmak için döşenen mayınlar misali, her adımında ayağına takılan taşların müsebbibi olarak addettiği yeni ayakkabılar. Ruhunun bilmem kaçıncı katmanındayken buldu kara lastik silüetini, ihtiramla uzanıp aldı. Burun kısmında koca bir delik vardı, yan tarafı da boydan boya yırtılmıştı. Gün boyu tarlada, kavurucu sıcağın altında çalışıyordu. Yırtık kara lastik ayağındaydı ve adam sanki hiç yeni ayakkabı giymemiş kadar saftı.