Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

09 Mayıs '12

 
Kategori
Anılar
 

Kara pilav

Kara pilav
 

-Müsveddesiz hayata müsveddesiz izler.

                               Akdeniz’ in şirin bir İlçesinde Belediye Parkının sahile en yakın köşesi O gün küskün duruyordu.  Sarı çiçekli bir ağaç sanki hiddetinden çiçeklerini döküyor olmalıydı. Ağacın tam altında küçük bir çocuk kazağının kollarıyla biraz önce boyadığı ayakkabıları parlatıyordu.

                Çocuğun yanındaki masada, biraz evvel keyifle, denize karşı çayımı yudumluyorken, bu gördüklerim karşısında yutkunamaz olmuştum.

                Çocuk, boyadığı ayakkabının emeğine uzatılmış olan bir lirasını alırken, gözlerindeki pırıltıda, bir patronun kazanma sevincini görmek hiç de zor değildi. Biraz önce onun olmayan bir lirası vardı artık.  Ona içimin acımasını örten tebessüm ile eğilerek,  önce, çalışarak kazanmanın ne güzel bir duygu olduğundan söz edip başını okşadım.  Çocuk başını öne eğerken ayakkabılarıma bakıyordu. Keten ayakkabımın hiç hoşuna gitmediğini fark ediyordum. Hoşuna gidecek bir şey olsun umuduyla Tost ve meyve suyu ısmarlayabileceğimi söyledim.  Önce şaşırdı,  bakıştık, gülümsedim, kabul etti.  Karşımdaki sandalyeyi çekip oturdu.

                Sohbetimiz  uzuyordu. Yaşını sordum “dokuz” dedi. Oysa altı-yedi gibi gösteriyordu. Bugün kazandığın parayla ne alacaksın dedim. “ şampuan” dedi.  Yemeklerden en çok neyi sevdiğin sorduğumda, aldığım  “ Beyaz Pilav”  cevabı karşısında kanımın donduğunu hissettim.  Görebildiğim en uzak noktaya başımı çevirip gözlerimin yaşarmasından ürküp, sessizleştim.  Sessizliği bozan “Annem hep kara pilav pişiriyor, beyaz pilav olunca ben çok seviniyorum” diyen çocuğun sesi oldu.

                “Kara pilav!” ve “beyaz pilav!” yaşama dair ne büyük bir öğretiydi.  Bulgur ve pirinç arasındaki farkın renkle tanımlanacağını hiç düşünmemiştim. Ve bir pilavın lezzet farkının bir çocuk üzerindeki etkisini acaba kaç kişi düşünmüştür diye  geçirdim aklımdan.  Belki yanılıyordum. Belki, çok kişi bunu biliyordu…  Bu cehaletim şansım olmalıydı.

                Çocukla sohbetimiz bütün aile fertlerinin isimlerini, işlerini, kira bedelini, yaşam koşulları, nereli oldukları, nerede oturduklarını öğrenecek kadar uzamıştı.

                 Akşamın yaklaştığını hatırlatan karanlık biranda çocuğu irkti. Panikle “ Annem benden şampuan istedi i boya yapmam lazım teyze” dedi. Bugün ne kadar kazandın diye sordum. Bir eli çebini yoklarken, gözlerini kısarak  “okuldan  çıktıktan sonra işe çıktım,  üç lira” dedi.

                Gülümsedim.

                Küçücük ellerinden tutup alışverişe çıktık.  Önce beş kilo Beyaz pilavlık aldık sonra şampuan ve diğerlerini.  Birlikte evine kadar taşıdık.

                Evime dönerken poşetimdeki tek şey olan kara pilavlığa bakıp kara kara düşünüyordum… 

(Müsveddesiz anı)

Not: Sonrasında Sayın kaymakamın ( İbrahim Ö.… ) olağanüstü ilgisine teşekkür  ile…

 
Toplam blog
: 47
: 832
Kayıt tarihi
: 27.02.08
 
 

Şiirlerim 1979 yılından bu yana yayınlanmakta. 50 ye yakın antolojide, 4 özel sayıda, edebiyat de..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara